Arslan: Ne yargıya müdahale olsun ve ne de tutukluluk süreci cezaya dönüşsün
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut ARSLAN, “temel hakları ve özgürlükleri, basın özgürlüğünü, demokrasiyi, bağımsız ve tarafsız yargıyı, adil yargılamayı ve anti-demokratik oluşum ve müdahalelere karşı durmayı savunan HAK-İŞ olarak bizler, toplumun gündemindeki sorunlara ilişkin ilkesel tavırların ortaya konulması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz” dedi. Genel Başkan Mahmut ARSLAN’ın konuyla ilgili açıklaması şöyledir:
HAK-İŞ sürmekte olan Ergenekon Davasının, hukuk devleti ve devletin demokratikleşmesi sürecinde aşılması gereken önemli bir tarihsel, siyasal ve hukuksal dava olduğuna inanmaktadır. Temel hakları ve özgürlükleri, basın özgürlüğünü, demokrasiyi, bağımsız yargıyı, adil yargılamayı ve anti-demokratik oluşum ve müdahalelere karşı durmayı savunan HAK-İŞ, toplumun gündemindeki sorunlara ilişkin ilkesel tavırların ortaya konulması gerektiğinin altını çizer.
HAK-İŞ, 12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye’de bir gecekonduda ortaya çıkan el bombaları ve çeşitli patlayıcı mühimmatın ele geçirilmesi ile başlayan İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamesinde yer alan ifadesiyle “Ergenekon terör örgütü” soruşturmasını ve sürmekte olan davasını başından beri hassasiyetle izlemektedir.
Bu süreçte son olarak dava kapsamında iddianamaye göre Ergenekon terör örgütünce hazırlandığı belirtilen Oda TV’de ele geçirilen “Ulusal Medya 2010” strateji belgesine istinaden savcılıkça sürdürülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan gazeteciler için kamuoyunda halen bir tartışma sürmektedir.
HAK-İŞ olarak, konfederasyonumuzun bu konulara ilişkin ilkesel yaklaşımını, sürmekte olan bu tartışmalar ve tartışmalara katılanların ortaya koyduğu eksik ve çelişkili olan yaklaşımlarına karşı düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.
HAK-İŞ sürmekte olan bu dava ve diğer davaların hepsinde yargının bağımsız ve tarafsız olmasını, sanıkların masumiyet karinesine saygılı olunmasını ve soruşturmanın bütün aşamalarında yargının insan hak ve özgürlüklerine uygun bir davranış içinde olunmasını hukuk devleti olmanın ilkelerinden sayar ve kabul eder.
HAK-İŞ bir kısım muhalefet partileri ve STK’ların, hem hukuk devletinden yana olduklarını ifade etmelerini ve hem hükümetten yargıya müdahale etmesini istemelerini, seçim öncesi toplumu yanıltan siyasi bir atraksiyon olarak görmektedir.
Bu arada HAK-İŞ “hukuk devletine hepimizin acil ihtiyacı var” anlayışı ile 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda özellikle “yargı reformu” özelliği taşıyan anayasa değişiklikleri için oyunun “evet” olduğunu ilk önce açıklayan sivil toplum örgütü olmuştur. HAK-İŞ, hak ve özgürlüklerin genişletilmesine yönelik demokratik girişim ve gelişimlere büyük önem atfetmektedir.
Bunların yanında HAK-İŞ, bir kısım muhalefet partisi ve STK’ların, hükümeti yargıya müdahale etmeye çağırmasını veya yargıya doğrudan müdahale niteliği taşıyan beyan ve davranışlarını yargının tarafsız ve bağımsızlığına karşı saygı sınırları zorlayan son derece çelişkili bir davranış olarak görmektedir. Bu anlayış, yasama-yürütme-yargı üçgeninde erklerin bağımsızlığı ilkesiyle tamamen ters düşmektedir. HAK-İŞ kamuoyundan İtalya’da yıllar süren “Temiz Eller” davasının da dikkate alınmasının altını çizmektedir.
HAK-İŞ yine bir kısım medya kuruluşunun sürmekte olan soruşturmada yandaş olmasını ve diğer bir kısım medyanın ise yargı kararı henüz belli olmadan soruşturmaya uğrayanları mahkum edecek açıklamalarda bulunmasını da en azından masumiyet karinesine aykırı bulmaktadır.
HAK-İŞ, Ergenekon davasını sulandırmak isteyen çevrelerin yapacakları provokasyonlara dikkat çekerek bu davanın hukuk ölçüleri içinde “tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmesine izin vermeden” bir an önce karara bağlanmasını kamu vicdanının rahatlatılmasını mahkeme heyetinden talep etmektedir.
HAK-İŞ gerek basın özgürlüğü bakımından olsun, gerekse yayımlanmamış bir kitaba el konulması bakımından olsun hiçbir özgürlüğün kısıtlanmasına veya yasaklanmasına seyirci kalınmamasından yanadır. Ancak olaya, konu bir hukuk meselesi ise yargının sürdürdüğü soruşturmalara karşı yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına saygı çerçevesinde davranılması gerektiğini savunmaktadır.
Ancak HAK-İŞ, yargının ve kolluk kuvvetlerinin soruşturma sırasında insan hak ve özgürlüklerine uygun davranmasını hukuk devleti olmanın olmazsa olmazı olarak görmektedir.
Bu nedenle; HAK-İŞ gerek özel yetkili mahkemelerin olağan üstü yetkilerle donatılmasının yarattığı olumsuz hukuksal etkilerin azaltılmasını, basın özgürlüğünün daha da iyileştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını, demokratikleşme sürecinin önemli adımları olarak atılmasını Hükümet ve Parlamentodan talep etmektedir.
HAK-İŞ, “her davanın, her kararın kamuoyu vicdanında karşılığı olmalıdır” diyerek evrensel hukuk ölçülerinde özgürlükçü bir demokrasinin kurulmasına vereceği katkıyı arttırarak sürdüreceğini bir kez daha açıklamayı emek adına görev sayar.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu