ARSLAN: “28 ŞUBAT’IN SİVİL UZANTILARINDAN DA HESAP SORULMALI”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “HAK-İŞ olarak 28 Şubat davasındaki tarihi kararı çok önemli ve olumlu buluyoruz ancak bu kararın eksik ve yetersiz olduğuna inanıyoruz.” dedi.
ARSLAN “ARTIK DARBELER DÖNEMİ KAPANMALI”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut ARSLAN, 28 Şubat Postmodern Darbesi’ne ilişkin davada alınan tarihi kararla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çok partili demokratik hayata geçmiş olduğumuz 1946 yılından bu yana, önce 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, 28 Şubat 1997 Post Modern Darbesi, 28 Nisan E-Muhtırası gibi hatırlamak dahi istemediğimiz Türk siyasi hayatına kara bir leke gibi giren anlar yaşanmıştır.
Ardından 15 Temmuz Hain darbe girişimi, Kahraman Milletimizin büyük direnişi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve dirayeti sayesinde, 250 şehit vererek, gaziler vererek bertaraf edilmiştir.
Bu aşamada, bugün verilen, 28 Şubat davasındaki tarihi kararı çok önemli ve olumlu buluyoruz ancak bu kararın eksik ve yetersiz olduğuna inanıyoruz.
Çünkü 28 Şubat’ta emek hareketinin önü kesilmiş, baskı ve korkularla, görevlendirmelerle, sivil ve demokratik refleksler zayıflatılmıştır.
Bugün verilen kararda 21 sanık hakkında müebbet hapis çıkması çok önemli bir karardır. Ülkemizi derinden etkileyen 28 Şubat döneminde ülkemizde post modern darbe yapanların yargı önünde müebbet hapis cezası almaları adalete olan inancımızı daha da güçlendirmiştir. 12 Eylül ile 15 Temmuz hain darbe girişimine kalkışanlar hakkında da benzer kararların çıkması, Darbe heveslilerine karşı vurulan büyük bir tokattır.
“Kalkınma Ancak Özgürlükçü Ortamlarda Olur.”
Ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme ancak özgürlükçü ve demokratik bir ortamda mümkün olabilir. Türkiye’de demokrasinin askıya alındığı bütün süreçler çalışanların ve emekçilerin, yani toplumun büyük bir kesiminin zarar görmesine neden olmuştur. Yaşanan anti-demokratik süreç dolayısıyla yüksek dış borç stokları; siyasi iradeyi felç etmiş, toplum fakirleşmiş ve devlet yerli ya da uluslararası finans çevrelerine mahkum hale gelmiş, 16 banka batırılmış, 50 milyar dolarlık fatura topluma ve devlete çıkartılmıştır. 2000 ve 2001 krizlerini yaratan koşulları ortaya çıkarmıştır. Bu krizlerden de en büyük zararı da yine halk ve küçük işletmeler görmüştür.
Ayrıca , laik- anti laik söylemleri ile pek çok kesim mağdur edilmiş, toplum ayrıştırılarak kamplaşmalara sebep olunmuştur.
Başörtüsü takan üniversite talebeleri başta olmak üzere inançlı ve samimi dindar vatandaşlarımıza karşı akla ziya düşmanlıklar üretilmiştir.
Üniversite kapılarında, kamu kurumlarında, imam hatip liselerinde, sırf başı örtülü diye öğrenciler ve kamu görevlileri okullarından atılmışlar, görevlerine son verilmiştir.
Henüz 13-14 yaşlarındaki imam hatip lisesi kız öğrencileri polis coplarına, biber gazı saldırılarına maruz kalmışlardır.
Yaşanan bunca insan hakkı ihlalleri, bunca acı ve göz yaşının hesabının tam olarak sorulamadığı endişesini taşıyoruz ancak bütün bu eksikliklere rağmen 12 Eylül darbecilerinden de, 28 Şubat Darbecilerinden de yargı önünde hesap sorulup en ağır cezalara çarptırılmaları, Darbelerle hesaplaşma adına önemli bir gelişmedir.
“28 Şubat’ın Sivil Ayağı’na, Beşli Çete’ye, Hala Hesap Sorulmamıştır.”
Diğer taraftan, 28 Şubat Post Modern Darbesinin, medya, iş dünyası, sivil Bürokrasi ve yargı ayağından da hukuk önünde hesap sorulmasını beklemekteyiz. Bu hukuki durum, 28 Şubat sürecinin bütün boyutlarıyla hesaplaşılmasının bir gereğidir.
28 Şubat sürecinde, sendikalar içerisinde ciddi bir ayrım mekanizması kullanılarak kendi otoriter karakterine ve anti demokratik anlayışa itaatkar bir sendikal hareket yaratılmak istenmiştir. O dönem kamuoyunda “Beşli Çete” olarak tanımlanan ve halkın oyları ile seçilmiş olan Meşru Hükümeti yıpratmaya çalışan örgütlerin süreçteki rolleri yargı tarafından hala sorgulanmamıştır. “Beşli Çete” olayında “Çete” boyutunun hukuk önüne hala getirilememesi büyük bir eksikliktir.
28 Şubat “postmodern” darbesinin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra da olsa sorumluların yargılanması, Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir girişim olmuştur. Ancak, Türkiye’de kimsenin darbenin adını ağzına dahi almaması için, 28 Şubat tüm bağlantıları ile açığa çıkarılmalıdır.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu