ARSLAN, "HAK-İŞ DEĞERLERİ GELECEĞE UMUTLA BAKMAMIZI SAĞLIYOR"
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, HAK-İŞ'in sadece bir işçi örgütü olmadığını, aynı zamanda bir sivil toplum örgütü olduğunu belirterek, "HAK-İŞ’in değerleri ve misyonu diğer konfederasyonlardan farklıdır. Bizi heyecanlandıran, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan HAK-İŞ değerleridir. HAK-İŞ Konfederasyonu bu toprakların yerli ve milli bir kurumudur. İnançlarımızdan, kültürümüzden, değerlerimizden ve medeniyetimizin bütünüyle bize bıraktığı müktesebatını içine sindirmiş, aynı zamanda uluslararası sendikal hareketle bütünleşmiş özgün bir konfederasyondur" dedi.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 18 Ekim 2020 tarihinde Konfederasyonumuza bağlı Hizmet-İş Sendikamızın İstanbul 5 No’lu Şubesi’nin 4. Olağan Genel Kurulu’na telekonferans yöntemiyle katıldı. Genel Kurula HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanvekili Av. Hüseyin Öz, HAK-İŞ İstanbul İl Başkanı Mustafa Şişman, Hizmet-İş Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri, Hizmet-İş İstanbul Şube Başkanları, Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın İstanbul İl Başkanları, işyeri sendika temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve basın mensupları katıldı.
“Bizim Geleceğe Umutla Bakmamızı Sağlayan HAK-İŞ Değerleridir”
22 Ekim 2020 tarihinde Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in 45. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Arslan, “Bu sene pandemi nedeniyle kutlamaları sınırlı bir şekilde yapacağız. HAK-İŞ sadece bir işçi örgütü değildir. HAK-İŞ aynı zamanda bir sivil toplum örgütüdür. HAK-İŞ’in değerleri ve misyonu diğer konfederasyonlardan farklıdır. Bizi heyecanlandıran, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan HAK-İŞ değerleridir. HAK-İŞ Konfederasyonu bu toprakların yerli ve milli bir kurumudur. İnançlarımızdan, kültürümüzden, değerlerimizden ve medeniyetimizin bütünüyle bize bıraktığı müktesebatını içine sindirmiş, aynı zamanda uluslararası sendikal hareketle bütünleşmiş özgün bir konfederasyondur. Bu konfederasyonun misyonu sadece bu ülkenin değil, bölgemizin ve küremizin bütün mazlumları ve mağdurları ile dayanışma içerisinde olmaktır. Hz. Peygamberin ifade ettiği gibi; mazlumun dini sorulmaz diyerek, derisinin rengi, konuştuğu dil, yaşadığı coğrafya ve inançları ne olursa olsun bütün mağdur ve mazlumlar ile dayanışma içerisinde olmak zorundayız. HAK-İŞ’in 11. Genel Kurulu’nda aldığımız karara göre ülkemizin, bölgemizin ve küremizin bütün mazlum ve mağdurları HAK-İŞ'ten alacaklıdır. O nedenle yeryüzünün bütün mazlumları dayanışma içerisinde olmak zorundayız” dedi.
“HAK-İŞ’in Hedefi 7 Milyon Üyesinin Olmasıdır”
HAK-İŞ’in her zaman millet iradesinin yanında olduğunu belirten Arslan, “Bizi millet iradesinin yanında durmaya sevk eden en önemli amil HAK-İŞ’in ilke ve prensipleridir. 12 Eylül darbesine karşı direnen ve anayasa oylaması baskılarına rağmen hayır diyen, bütün antidemokratik düzenlemelere karşı koymamızı sağlayan HAK-İŞ değerleridir. HAK-İŞ, 28 Şubat sürecinde Refahyol hükümetini yıkım ekibinde yer almayarak demokrasiye sahip çıkarak, direnmiştir. Ama birileri hem 12 Eylül'de hem de 28 Şubat sürecinde darbecilerle işbirliği yapmışlardır. O nedenle HAK-İŞ'in varlığı Türkiye'nin geleceği için çok önemlidir. Türk demokrasisi için Türkiye'nin geleceği için HAK-İŞ Konfederasyonun gücü ve varlığı çok önemlidir” diye konuştu.
“HAK-İŞ Türkiye’nin Güvencesidir"
HAK-İŞ’in gücünün ve misyonunun Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Arslan, “HAK-İŞ sadece bir konfederasyon değil aynı zamanda Türkiye'nin demokratik, özgürlük ve bağımsızlık noktasında bir güvencesidir. Burada hepimize düşen HAK-İŞ'in değerlerine bağlı kalarak geleceği inşa etmemizdir. Yeni bir dünyayı inşa etmek için HAK-İŞ üzerine düşeni yapacaktır. Bizim yürüyüşümüz işin sayısal çoğunluğu, parasal imkanları, kaynaklarımızın ötesinde bir mânâdır. Hz. Peygamber'in hayatındaki tevazu bizim için ölçüdür. Biz asla böbürlenecek bir anlayışla hareket edemeyiz. Bugün HAK-İŞ’e bağlı 21 sendikamıza üye 700 bine yakın üyemiz var. Bu bir başarıdır ancak asla yeterli değildir. 14 milyon çalışanın olduğu ülkede HAK-İŞ’in hedefi 7 milyon üyesinin olmasıdır. HAK-İŞ olarak bunun için mücadele ediyoruz. Genel kurulumuzun bu düşüncelerle başarılı geçmesini diliyorum. Şube Başkanımız ve yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Yeni seçilecek arkadaşlarımıza başarılar diliyorum” dedi.
“HAK-İŞ İlkeleri Vefalı Olmayı Gerektirir”
Arslan, “Vefalı olmak HAK-İŞ için büyük bir anlam ifade ediyor. HAK-İŞ, İstanbul’da on binlerce üyesiyle en etkin ve en güçlü konfederasyondur. İstanbul’da sendikamızın 12. Şubesinin genel kurulunu yaptık. Bundan daha büyük onur ve gurur olabilir mi? Bu başarıda yıllardan beri yanımızda olmuş arkadaşlarımızın emeğini asla unutamayız. HAK-İŞ ilkeleri vefalı olmayı gerektirir” dedi.
“İtirazımız İşçilerin İradeleri Dışında Başka Sendikalara Üye Olma Zorunluluğuna”
696 sayılı KHK’nın çerçevesi oluşturulurken 6356 sayılı kanunun geçici 7. maddesinin 3. fıkrası ile ilgili kendilerine bilgi verilmediği söyleyen Arslan, “Sayın Cumhurbaşkanımız ve dönemin bakanları ile yaptığımız görüşmelerde konuyla ilgili anlaştığımız çerçevede mesajlarımızı verdik. Kararname çıktıktan sonra gördük ki bilgimiz dışında bir son dakika düzenlemesi getirilmiş. 2 yıldır bu düzenlemenin anayasaya ve evrensel haklara aykırı olduğunu savunuyoruz” dedi.
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, işçilerin kendi iradeleri dışında, arzu veya tercih etmedikleri sendikalara üye olmak zorunluluğunun getirilmesine itiraz ettiklerini söyleyen Arslan, “Düzenlemenin hem anayasamıza hem de evrensel haklara aykırı olduğunu söyledik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Bu kararname, HAK-İŞ'e bağlı sendikalarımızdan yaklaşık 200 bin üyemizin yer değiştirmesi demektir. 200 bin üyemizin 120 bini HAK-İŞ’e bağlı sendikalarımız arasında yer değiştirecek. Bunu bir şekilde üye sendikalarımız arasında üye değişimi olarak görüp izah edebiliriz. Ancak 80 bin üyemizin başka konfederasyonların sendikalarına geçecek olmasına asla müsaade edemeyiz” şeklinde konuştu.
Yıllardır mücadelesini yaptıkları üyelerinin kanun zoruyla başka sendikalara üye yapılmasına karşı çıktıklarını belirten Arslan, “Biz bir üyemiz için dahi büyük mücadeleler gösterdik. Bizim için bir üye bin üye demektir. Bu yüzden bizim ve üyelerimizin rızası dışında işçilerimizin başka sendikalara üye yapılmaya zorlanmasını asla kabul etmiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. 1 Kasım itibarıyla bu düzenlemenin değiştirilmesini istiyoruz" dedi.
“Taşeron Mücadelesini Hiçbir Beklenti İçinde Olmadan Yürüttük”
Taşeron mücadelesini hiçbir beklenti içinde olmadan yürüttüklerini ifade eden Arslan, “Bu mücadeleye başladığımızda kimse bize inanmıyordu. Ama biz inandığımız yolda yürüdük. Rabbimizin bize yeni yol açacağına inandık. Bu düşüncelerle taşeron işçilerin mücadelesini hem kamuoyuna taşıdık, hem de arkadaşlarımızı örgütleyerek mücadelemizde başarılı olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 1 milyona yakın arkadaşımızı sendika, kadro ve toplu iş sözleşmesi düzenine dahil ettik. Elbette geçiş döneminde önümüze engeller konuldu. İstediğimiz ücretleri ve sosyal hakları alamadık. Ancak adım adım mücadele ederek bu farkı kapatacağız. Esas olan arkadaşlarımızın kadro almaları, taşeron şirketlerin kovulmasıydı. Kadro meselesinden önce 3 konfederasyona ve bağımsız sendikalara üye kadrolu kamu çalışanı 180 bindi. Bugün bu sayı 5 katı düzeyindedir. Türkiye IMF’nin, Dünya Bankası’nın ve liberal anlayışı destekleyen dalganın kendine biçtiği rolü reddetmiştir. Bu reformun mimari Recep Tayyip Erdoğan’a bir kez daha teşekkür ediyoruz” dedi.
“Azerbaycanlı Kardeşlerimizin Yanındayız”
Geçtiğimiz gün Ermenistan’ın Azerbaycan’ın sivil yerleşim yerlerine yönelik düzenlediği hain saldırıyı kınayan Arslan, “30 yıl önce Ermeni devleti tarafından toprakları işgal edilmiş Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındayız. Ermenistan, Azerbaycan ordusuyla sahada baş edemeyince sivil yerleşim alanlarına füzelerle saldırı yapmıştır. Bu saldırılarda 50’ye yakın kardeşimizi şehit verdik. 100’den fazla kardeşimiz yaralı olarak kurtuldu. HAK-İŞ olarak şehitlerimize yüce Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Azerbaycanlı kardeşlerimize başsağlığı diliyoruz. Umuyoruz ki Azerbaycan'ın işgal edilmiş toprakları bir an evvel işgalden kurtulur. Bundan sonra Azerbaycan güçlü bir devlet olarak Kafkaslarda geleceğini güvence altına almış olur” diye konuştu.
“Kıbrıs Bir Türk Yurdudur”
Bugün gerçekleştirilecek olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirten Arslan, “Kıbrıs adası 1571 yılından beri Türklerin hakimiyetinde olan ve Türklere ait bir adadır. Kıbrıs bir Türk yurdudur. Biz Kıbrıs’tan bahsederken burayı da yurdumuz görüyoruz. Bugün Kıbrıs’ta tarihi bir güne şahit oluyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük çoğunluğu KKTC’yi ve Türkiye'yi ayrı görmemektedir” ifadelerini kullandı.
“KAMU-SEN, KKTC’nin En Güçlü Sendikalarından Birisidir”
Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığının ve güvenliğinin Kıbrıs’tan geçtiğini vurgulayan Arslan, “Türkiye'nin stratejik pek çok konudaki geleceği ile ilgili hassasiyetler KKTC’den geçiyor. KKTC’nin en güçlü sendikalarından bir tanesi HAK-İŞ'e bağlı KAMU-SEN’dir. HAK-İŞ olarak bizler ve KAMU-SEN’deki arkadaşlarımız iki ülkeyi bir bütün olarak görmektedir. Kıbrıs Türklerinin kanlarıyla, canlarıyla elde ettikleri toprakların bir bölümünü Rumlara bırakmayı hedefleyen bir anlayışın karşısındayız. İnşallah seçimler Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için dayanışmamızın ve kardeşliğimizin pekiştiği yeni bir döneme vesile olur” şeklinde konuştu.
“Hedefimiz, İş Kolumuzdaki Emekçilerin Tamamına Yakınını Temsil Etmek”
HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanvekili Av. Hüseyin Öz, “Örgütlü olduğumuz iş kolumuzda 1 milyondan fazla çalışan arkadaşlarımız var. Bunların içerisinde sendikalılık oranı yüzde 45 civarıdır. Bu sayı bizim için kabul edilemez. Hedefimiz, iş kolumuzda çalışan işçilerimizin tamamına yakınını temsil etmek olmalıdır” dedi.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu