ARSLAN, İSTANBUL’DA ŞUBE GENEL KURULUNA KATILDI
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 10 Mart 2021 tarihinde, Konfederasyonumuza bağlı Hizmet-İş Sendikamızın İstanbul 4 No’lu Şubesi 4. Olağan Genel Kuruluna katıldı.
Pandemi nedeniyle sosyal mesafe kurallarına uygun olarak gerçekleştirilen genel kurula, Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Hizmet-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcıları, HAK-İŞ İstanbul İl Başkanı Mustafa Şişman, Konfederasyonumuza bağlı sendikaların İstanbul Şube Başkanları, delegeler ve basın mensupları katıldı.
“Miracın Bizim Açımızdan Anlamı Kudüs ve Mescid-İ Aksadır”
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, konuşmasının başında tüm İslam aleminin Miraç Kandilini tebrik etti.
Arslan, “Miracın bizim açımızdan anlamı Kudüs ve Mescid-İ Aksadır. Bugün ne yazık ki Mescid-i Aksa'da kandil özgür bir şekilde kutlanamıyor. Siyonist devletin askerlerinin izin verdiği ölçüde bu topraklarda bir şeyler yapabiliyorsunuz. Oradaki kardeşlerimiz bizleri kurtuluşları için davet ediyorlar. Ancak biz şimdilik inşallah bir gün geleceğiz diyebiliyoruz. Rabbimiz bütün mümin kardeşlerimizle kucaklaştığımız günleri görmeyi bizlere nasip etsin” dedi.
Hizmet-İş Sendikamızın İstanbul 4 No’lu Şubesinin 15 yılı aşkın süredir görevini başarıyla sürdürdüğünü belirten Arslan, “Bağcılar, Beyoğlu, Başakşehir gibi İstanbul’un en önemli belediyelerinde örgütlü olan şubemiz her geçen gün üye sayılarını arttırarak çalışmalarına devam ediyor. Böylesi bir dönemde görevini başarıyla sürdüren üyelerimize can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Genel Kurulumuzun birliğimize, beraberliğimize ve üyelerimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu.
“Bugünlere Kolay Gelinmedi”
Hizmet-İş Sendikası İstanbul 4 No’lu Şubesinin tarihteki mücadelelerini anlatan Arslan, “Belediyelerdeki ilk çalışmalarımız Bağcılar Belediyesi şirketinde olmuştu. Önümüze türlü türlü engeller çıkarıldı. Üyelerimiz sendikadan istifa ettirildi, yetkimiz düşürüldü. Başakşehir Belediyesi'nin kurulduğu dönemde çoğunluk bizde olmasına rağmen yetkimiz operasyonla etkisiz hale getirildi. 696 sayılı KHK ile bu yaşadıklarımız kısmen geride kaldı. Bugünlere kolay gelinmedi” dedi.
“Yeni Bir Model İnşa Etmemiz Gerekiyor”
HAK-İŞ olarak sorumluluklarının farkında olduklarını dile getiren Arslan, “Bundan sonraki süreçte neler yapacağımızı yeni bir yol haritası oluşturarak belirledik. Bundan sonra sendikacılıkta yeni bir modeli inşa etmemiz gerekiyor. Şubelerimizin emekçilerle daha yakın ilişki kuracağı yeni bir modeli inşa edeceğiz. Bundan sonra şubelerimizin görevi 7/24 sahada olmaktır. Sendikal hayatın temeli emekçilerimizle daha iyi hizmet için daha çok mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Adaletli Bir İş Hayatı Sistemini Savunuyoruz”
HAK-İŞ’in adaletli iş yaşamı ve adaletli ücret sistemi için var olduğunun altını çizen Genel Başkanımız Mahmut Arslan, “HAK-İŞ olarak adaletli bir iş hayatı sistemini savunuyoruz. Bunu yaparken de çalışanlarımızı mağdur etmeden, çatışmayı, kavgayı körüklemeden diyalog ve uzlaşı içerisinde bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu çok zor bir iş. Kavga etmek, çatışmak çok kolay. Uzlaşı ile diyalog ile sorunları masada çözmek bilgi gerektiriyor. Onun için bizim yaptığımız şeyler çok zor ama bunu yapmak zorundayız” sözlerine yer verdi.
“Tüm Belediyelerde Grev Yaptık”
12 Eylül sonrası en uzun ve büyük grevin Hizmet-İş Sendikası tarafından yapıldığını hatırlatan Arslan, “1998 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaklaşık 6 bin üyemizle 22 gün boyunca grev yaptık. Yaptığımız grevde başarılı olduk. Grevimiz, formalite değildi. 1992'de Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde ve 3 tane büyük ilçede 52 gün süren bir grev yaptık. Yüzde 40 zam vermeyenlere yüzde 140 zamma ikna ederek imza attırdık. 1995 yılında Konya'da 5 gün süren büyük bir greve imza attık. 4 bin üyemiz sendikamızın arkasında dimdik durarak haklarını kazandı. Grevin sonunda merhum hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın da müdahalesiyle arzu ettiğimiz toplu iş sözleşmelerini imzaladık. Türkiye'nin ilk kapıcı görevini 1986'da sendikamız yaptı ve sonuç aldı. HAK-İŞ'in tarihi yürüyüşünde eylemse eylem, grevse grev en alası vardır. Ancak biz haklarımız için grev yaptık. Parti ayrımı yapmaksızın tüm belediyelerde grev yaptık. İdeolojik düşünceler için değil, emekçilerimizin hakları için grev yaptık” diye konuştu.
“Daha İyi Sözleşmeler İmzalayacağız”
696 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesiyle Türkiye çalışma hayatının en büyük reformunun hayata geçirildiğini belirten Arslan, “Kadro meselesi sürecinde dik duruşundan bir an bile vazgeçmeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktanın mimarı Sayın Cumhurbaşkanımız, dönemin bakanları ve HAK-İŞ’tir. Temmuz ayı ile birlikte toplu iş sözleşmesi süreçlerimizi başlattık. Bazı yerlerde istediğimiz ve üyelerimizin arzu ettiği sözleşmelere imza atıyoruz. İlk adımı attık, bundan sonraki süreçte daha da iyi sözleşmeler imzalayacağız” dedi.
“Bütünü Esas Alan Bir Düzenlemenin Yapılmasını İstiyoruz”
Sağlık Bakanlığı’ndaki 200 bin işçi statüsündeki emekçiye ek ödeme talep ettiklerini hemen her platformda dile getirdiklerini söyleyen Arslan, “Sağlık hizmetinin yapılmasında emeği olan temizlikteki, güvenlikteki ve bürodaki arkadaşlarımızın sağlık çalışanı olarak kabul edilmemesini asla kabul etmiyoruz. Bütünü esas alan bir düzenlemenin yapılmasını savunmaya devam edeceğiz” dedi.
“Durum Hiç Göründüğü Gibi Değil”
Açıklanan işsizlik rakamları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Arslan, “Bu dönemde işsizliğin artmamasının birkaç sebebi var. Birincisi işten çıkarma yasağının olması. Pandemi sürecinden bu yana yasal olarak işçiler işten çıkarılmıyor. Ücretsiz izne çıkarılanlar da işsiz sayılmıyor. Dolayısıyla göreceli olarak işsizlik oranında bir artış yok. Ancak durum hiç göründüğü gibi değil. Özel sektörde yasanın arkasından dolanarak yapılan haksızlıklar emek dünyası adına asla kabul edilemez” dedi.
“Ücretsiz İzin Uygulaması Mağduriyete Sebep Oluyor”
Geçen yılın Nisan ayından günümüze kadar yaklaşık 2 milyon 480 bin çalışanın ücretsiz izne çıkarıldığını belirten Arslan, “Ocak ayında ücretsiz izne çıkarılan işçilerin sayısı 884 bin. Kısa çalışmadan yararlanan arkadaşlarımızı da katarsak 3 milyon 800 bin civarında arkadaşımız normal çalışmadan uzak. Bu durum ciddi bir mağduriyete sebep oluyor. Bu yüzden özellikle özel sektörde ciddi adaletsizliğe dönüşen ücretsiz izin uygulamasının normal döneme geçildiğinde bir an evvel durdurulması gerekiyor” dedi.
“1 Milyondan Fazla Emekçi İşsiz Kaldı”
Türkiye'de 14 milyon çalışanın sadece 2 milyonunun sendikalı olduğunu belirten Arslan, “Hizmet sektöründe sendikasız olarak çalışan yaklaşık 1 milyondan fazla emekçi aylardır işsiz kaldı. İşyerleri kapalıydı. İşyerleri nakdi ücret desteği ile hayatlarını devam ettirmek durumunda kaldılar” dedi.
“İstihdamı Arttıracak Düzenlemelere İhtiyacımız Var”
Normalleşmeye geçildiği zaman ortaya çıkacak sıkıntıları çözecek yeni adımlara ihtiyacın olduğunu dile getiren Arslan, “İstihdamı arttıracak yeni düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu aşamada ilk olarak istihdamı arttıracak projelere destek vereceğiz. İkinci olarak da işten çıkarma yasağının bir süre daha devam ettirilmesi gerekiyor. Ancak ücretsiz izin uygulamasının mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İşten çıkarma yasağı ve ücretsiz izin uygulamalarının hükümetin ve devletin iyi niyetle atmış olduğu adımlar olduğunu vurgulayan Arslan, bu durumun bir kısım işverenler tarafından istismar edilmesini kabul etmediklerini söyledi.
“Türkiye’nin Büyümesi Gelecek Açısından Umut Verici”
Dünyanın giderek küçüldüğü bir dönemde Türkiye’nin büyümesini negatiften pozitife dönüştürmesini olumlu karşıladıklarını belirten Arslan, “Türkiye'nin 1,8 oranında büyümesi gelecek açısından bizi çok umutlandırıyor. Çünkü büyüme demek, istihdam demektir. Büyüme demek, gelir dağılımının olumlu yönde olacağı anlamına gelmektedir. Büyüme demek, enflasyonun ve işsizliğin azalması demektir. Türkiye'nin gücü ve dayanışması ile sorunları en kısa sürede yaşayıp, geleceğimizi birlikte inşa etmemiz gerekiyor. Devletimizi, hükümetimizi ve işyerlerimizi ortak bir platformda buluşarak geleceğimizin nasıl inşaa edileceğini tartışmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Yeni Bir Anayasayı Bu Ülkenin Çocukları Hak Ediyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnsan Hakları Eylem Planı tanıtım toplantısında açıkladığı yeni ve sivil anayasa konusunda değerlendirmelerde bulunan Arslan sözlerini şu şekilde sürdürdü; “İnsan Hakları Eylem Planının içerisinde bizi heyecanlandıran çok önemli yeni hedefler ve müjdeler var. Bu müjdelerden bir tanesi de yeni anayasadır. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak 1980 darbesinin ürünü olan 1982 Anayasası’na baştan beri itiraz ettik. 1982 yılında bu anayasa oylanırken HAK-İŞ Konfederasyonu olarak itiraz ettik. Anayasanın yapılma sürecine karşı çıktık. Bu itirazlarımızdan dolayı da bir kısım etkinliklerimizi engellediler. 1987 yılında siyasi yasakların kalkması için Anayasa değişikliğine ‘Evet’ dedik. 2010 yılında Darbelerin Karanlığından Demokrasinin Aydınlığına kampanyamızla ‘Evet’ diyerek anayasa değişikliğine destek verdik. Bu kampanyamızı bütün yürüttük. 2017 yılındaki referandum anayasa değişikliğine de ‘Evet’ diyerek kampanyalar yaptık. Bütün bunlar HAK-İŞ’in yeni bir anayasa talebinin ürünüdür. Toplumun bütün kesimlerinin katıldığı, demokratik, çoğulcu, katılımcı, özgürlükleri esas alan, kısıtlamaları istisna kabul eden yeni bir anayasayı bu ülkenin çocukları hak ediyor.”
8 Mart’ta Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlandığını anımsatan Arslan, “Cumhurbaşkanımızın İnsan Hakları Eylem Planında altını çizdiği bir konu daha var. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şiddet ve kadın cinayetleri, ayrımcılık, mobbing, taciz ve benzeri şekilde kadınlara yönelik durumlar yaşanmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar 6284 sayılı kanunla da yetinmeyerek yeni düzenlemeler yapılmasını, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için mevzuat açısından ne gerekiyorsa yapılacağını söylemesi bizi ve kadınlarımızı heyecanlandırdı. İnşallah bu konudaki yasal düzenlemeler eksiksiz yerine getirilir” dedi.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu