ARSLAN, 35’İNCİ İSG TOPLANTISINDA KONUŞTU
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 4 Mayıs 2021 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile TİSK tarafından ortaklaşa düzenlenen 35. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası programına telekonferans yöntemiyle katıldı.
Toplantıya, Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri katıldı.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 35. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası münasebetiyle dijital ortamdan da olsa sosyal paydaşlarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“İş Sağlığı ve Güvenliği Konusu En Temel Sorumluluklarımızdan”
İş sağlığı ve iş güvenliği konusunun çalışma hayatının en temel sorumluluklarından birisi olduğunu belirten Arslan, “Hem ekonomik hem de sosyal anlamda bizi doğrudan ilgilendiren, çalışma hayatında da ciddi sorunlar oluşturan bu konuyu ciddiye alarak ve yeni adımlar atarak arzu ettiğimiz noktaya taşımamız gerekiyor” dedi.
“Zihniyet Sorununu Çözmeye İhtiyacımız Var”
Türkiye’nin iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda övünebileceği bir mevzuat imkanının bulunduğunu dile getiren Arslan, “Mevzuatımıza rağmen hala iş sağlığı ve iş güvenliği, iş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda istediğimiz noktaya ulaşamadık. Ortada bir sorun var. Sadece mevzuat sorununu çözmek yetmiyor, aynı zamanda zihniyet sorununu da çözmeye ihtiyacımız var. Bu zihniyet sorununu çözmek, zihniyet değişimini gerçekleştirmek, iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda ortaya koyduğumuz bu harika mevzuatı taçlandırmak demektir” şeklinde konuştu.
“ITUC ve ETUC’un İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesinin Saygın Üyesiyiz”
Zihniyet sorununu çözme konusunda toplumun tamamına sorumluluk düştüğünü söyleyen Arslan, “HAK-İŞ Konfederasyonu olarak sorumluluğumuzun farkında olarak neler yapmamız gerektiğini önceleyerek kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz İş Sağlığı ve İş Güvenliği raporumuzu bugün yayınladık. HAK-İŞ olarak aynı zamanda ITUC ve ETUC’un İş Sağlığı ve İş Güvenliği Komitesinin de etkin ve saygın bir üyesiyiz. Bu sayede ülkemizdeki gelişmeleri ITUC ve ETUC ile paylaşarak AB bünyesindeki mevzuatı yakından takip ediyor, Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri bu anlamda da güçlendirmeye çalışan bir yaklaşım sergiliyoruz” şeklinde konuştu.
“ETUC ve ITUC’un İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesiyle Birlikte Çalışıyoruz”
HAK-İŞ’teki en etkin komitelerden birisinin İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesinin olduğunu söyleyen Arslan, “Konfederasyonumuz bünyesinde bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Komitemiz uluslararası alanda üyesi olduğumuz ETUC ve ITUC’un İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesiyle birlikte çalışıyoruz. HAK-İŞ olarak birlikte çalışmanın getirdiği avantajları ve tecrübelerimizi onlarla paylaşıyoruz. Avrupa’nın tecrübelerini ülkemize kazandırıyor, bizim tecrübelerimizi onlarla paylaşıyoruz. Bu sorumlulukla hareket ederek ülkemizin bugün yaşadığı zorlukları aşacağımıza inanıyoruz” dedi.
“Mevzuat Değişikliğine İhtiyacımız Var”
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak salgının ilk ortaya çıktığı andan itibaren özellikle meslek hastalığı ve iş kazaları konusunda salgının yeniden değerlendirilerek iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda yeni bir değerlendirme yapılmasını talep ettiklerini söyleyen Arslan, “Koronavirüs salgınının meslek hastalığı ve iş kazası sayılması konusunda yeni bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç olduğunu ifade ettik. Mevcut olan mevzuatımızın içerisinde bu sorunların çözümü mümkün denilse de biz yeni bir mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu salgının etkilerinin daha uzun süre devam edeceğinden yola çıkarak, salgından zarar gören işçilerin meslek hastalığı, hayatını kaybedenlerin de iş kazası sayılmasını istiyoruz” sözlerine yer verdi.
“İzleme Komitesine İhtiyacımız Var”
İş sağlığı ve güvenliği konusunda Koronavirüs salgınının özellikle hastalığı geçiren çalışanlar üzerindeki etkilerinin ortaya çıkarılması için mutlaka İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir izleme komitesine ihtiyacın olduğunu dile getiren Arslan, “Hastalık sonrası yaşananlar, yeni kronik hastalıklara sebebiyet verip vermediği konusunda çeşitli iddialar var. Bu durumun İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğümüz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın oluşturacağı bir izleme komitesiyle hem iş sağlığı ve iş güvenliği bünyesinde hem meslek hastalıkları bünyesinde hem de diğer alanlarda veri oluşturacak bir izlemeyi mutlaka gerçekleştirmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Sendikal Örgütlülüğün Olduğu Yerlerde İş Kazaları Yüzde 1”
Türkiye’deki yaklaşık 15 milyon sigortalı çalışanının yaklaşık olarak 2 milyonunun sendikalı olduğunu dile getiren Arslan, “Sendikalı ve toplu sözleşme hakkından yararlanan sendikal örgütlülüğün olduğu yerlerde İş Sağlığı ve İş Güvenliği Komiteleri ciddi şekilde çalışıyor. Buralarda gerçekleşen iş kazalarındaki ölüm oranları yüzde 1’in altına düşmüş durumda. Özellikle meslek hastalıkları ve iş kazaları da dahil sendikal örgütlülüğün olduğu yerlerde büyük ölçüde başarı elde ediyoruz. Ancak sendikal örgütlenmenin olmadığı, milyonlarca işçilerin çalıştığı işyerlerinde ne yazık ki sendikal örgütlülüğün olmaması nedeniyle gerekli denetimler yapılamamakta ve gerekli komiteler kurulamamakta bu nedenle gerekli mücadele sağlanamamaktadır. Bu anlamda sendikal örgütlülüğün hem kayıt dışıyla hem gelir adaletsizliğiyle hem de iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda iş kazalarının önlenmesi konusunda ne kadar hayati öneme sahip olduğunun bir kere daha altını çizmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yeniden Toplanmalı”
2018 yılında Çalışma Bakanlığı’nın öncülüğünde kurulan Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin yeniden çalışmalarına başlaması gerektiğini dile getiren Arslan, “Makro noktadaki hedeflerimizi, mevzuat açısından varsa eksiklerimizi giderecek, ülkemiz adına neler yapılabileceğini en üst düzeyde tartışıp konuşacağımız bu konseyin yeniden harekete geçmesini ve bunun bir an evvel toplanmasını istirham ediyoruz” dedi.
“İşbirliği Yapmaya Hazırız”
Arslan, “İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğümüzün yeni yaklaşımlarını destekliyor ve bu konuda iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Emekçilerimizin hayatlarının baharında toprağa verilmediği, kazasız, geleceğe umutla bakabileceğimiz haftalara ulaşmayı temenni ediyoruz” dedi.
“Tedbir Almak Zorundayız”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, iş kazaları ve meslek hastalıkları küresel bir sorun olduğunu belirterek, “Yaşanan kaza ve hastalıklar her yıl dünyada milyonlarca çalışanın hayatına mal olmaktadır. Sağlıklarını ve yaşam standartlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumun bilinciyle iş kazaları olmadan meslek hastalıkları meydana gelmeden önce ortak akılla hareket ederek bu olaylar gerçekleşmeden önce tedbirler almak zorundayız” dedi.
“En Önemli Hedeflerimiz Arasında”
Toplumun her katmanında İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda bir kültürün oluşturulmasını hedeflediklerini dile getiren Bakan Bilgin, “Bu hedefimiz ülkemizin en önemli hedefleri arasındadır. Bu hedefe ulaşmak, sağlıklı ve güvenceli yaşamak, bu şartlarda çalışmak, çalışma hayatındaki tüm aktörlerin bilimsel disiplinle işbirliği içerisinde olmalarıyla mümkündür” şeklinde konuştu.
Programda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ahmet Erdem, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Cafer Uzunkaya, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, DİSK, TÜRK-İŞ, TOBB, TESK, ILO, TİSK Başkan ve yöneticileri birer konuşma yaptılar.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu