İŞKUR 12. OLAĞAN GENEL KURULU’NA KATILDIK
İŞKUR 12. Olağan Genel Kuruluna, Genel Başkan Yardımcılarımız Devlet Sert ve Mehmet Ali Kayabaşı katıldı. Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Ali Kayabaşı’nın Divan Başkanlığını yaptığı Genel Kurulda HAK-İŞ adına Genel Başkan Yardımcımız Devlet Sert konuştu.
İŞKUR 12. Olağan Genel Kurulu, 21 Aralık 2023 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Genel Kurula, Genel Başkan Yardımcılarımız Devlet Sert ve Mehmet Ali Kayabaşı, Genel Sekreterimiz Eda Akbulut, Genel Sekreter Yardımcılarımız Hamdi Abdullah Koçoğlu, STK temsilcileri ile uzmanlar ve basın mensupları katıldı.
Genel Kurulun Divan Başkanlığını gerçekleştiren Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Ali Kayabaşı, 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşanan vahşet ve soykırıma dikkat çekerek, “Yaklaşık 2,5 aydır bebek, çocuk, kadın, genç, yaşlı, engelli demeden Gazze halkına bomba yağdıran, dünyanın bugüne kadar görmediği bir soykırımı vahşice sürdüren İsrail’i lanetliyorum” dedi.
Ülkemizin ve küresel ekonominin içinden geçtiği olağanüstü zor dönemin ilk ve en çok etkilediği alanın istihdam ve üretim olduğunu dile getiren Kayabaşı, “Bu anlamda işçi sınıfının istihdamın ve üretimin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli tedbirleri almak ve ilgili politikaları üretme görevine sahip en önemli kurumlarımızın başında gelen İŞKUR’dan olağanüstü dönenmelerdeki beklentisi daha da artmaktadır.” dedi.
Kayabaşı, Türkiye Yüzyılı vizyonunun en temel argümanlarından istihdam, üretim ve büyüme hedeflerini gerçekleştirmede en önemli kurumlarından olan İŞKUR’un yeni döneminde ki çalışmalarının hayırlı bereketli ve daha kapsayıcı politikalara vesile olması temennisinde bulundu.
Sert: “İŞKUR Önemli Bir Çözüm Ortağı”
Genel Başkan Yardımcımız Devlet Sert, İŞKUR’un hem işçinin hem işverenin hem de kamunun çözüm ortağı olduğuna vurgu yaparak, 77 yıldır hizmet vermeye devam eden İŞKUR’un çalışma hayatı adına büyük önem taşıdığını ifade etti.
Sert, İŞKUR tarafından işe yerleştirilen çalışanların istatistiklerinden örnek vererek, “Bir emek örgütü olan HAK-İŞ Konfederasyonu olarak çok önem verdiğimiz bazı istatistikler var. Örneğin, 2002 ile 2023 Eylül ayı itibari ile İŞKUR aracılığıyla 4.3 milyon kadın, 460 bin engelli ve yaklaşık 4.4 milyon gencimiz işe yerleşti. Bunu çok önemsiyor ve kıymetli buluyoruz” dedi.
Genel Kurula hitaben yaptığı konuşmasında Genel Başkan Yardımcımız Devlet Sert, şunları kaydetti:
“İşsiz kalan insanımız için geliştirilen İşsizlik ödeneğini de çok önemli buluyoruz. Çünkü her ay ortalama 120 bin kişi işsizlik ödeneğine başvuruyor.
Tabi kişinin işsiz kalması, evine ekmek götürememesi günümüz koşullarında büyük sıkıntı. İşsizlik ödeneği bir nebze de olsa insanların yeni iş arayışında kendisini rahatlatan bir etken.
Fon kurulduğu günden bugüne başvuruda bulunup ödenek almaya hak eden ortalaması düşme eğiliminde olmuştur. 2009’de başvuranların %80’i ödenek alabiliyorken 2023 yılında başvuranların yalnızca %44’ü işsizlik ödeneği almaya hak kazanıyor, kalan kesim kaderi ile baş başa bırakılıyorsa bunu da yeniden konuşmamız gerekiyor.
Bunu biz değil yine resmi istatistikler söylüyor, 2023 yılı Ekim ayı itibariyle 2 milyon 961 bin işsiz vatandaşımızdan yalnızca 360 bin 284’ü bu ödeneği alabiliyor. Kısaca işsizlerimizin %13’ü ödenek imkanına hak kazanabiliyor. Bu konunun işsiz vatandaşlarımız lehine yeniden değerlendirilmesi gereğine inanıyoruz.
İşsizlik Sigortası Fonu uygulaması biz çalışan, emekçi kesim adına çok önemli bir dayanak. Peki; İşsizlik Fonu uygulamasından işçi mi yoksa işveren mi daha fazla yararlanıyor?
Bizler emekçi kesim olarak şunun bilincindeyiz. İşyeri varsa işçi vardır. İşyerleri bizlerin ekmek kapısıdır. Ancak İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma istatistikleri bizlere bu fondan işçinin değil, işverenin daha fazla faydalandığını da açıkça ortaya koyuyor. Bu oranı da burada belirtmek gerekiyor.
2023 Ocak-Kasım ayları arasında fonun giderlerinin yüzde 29,1’ini işçi, yüzde 60,9’unu da işverenlere yapılan ödemeler oluşturmuştur.
Toplamda 184 Milyar 365 Milyon liraya ulaşan Fon varlığındaki bölüşümün çok da adaletli olduğunu ne yazık ki söyleyemeyiz.
HAK-İŞ Konfederasyonu büyük bir emek örgütüdür ve işçinin hakkını-hukukunu korumak, insanca yaşayabileceği bir geliri savunmak, varsa yanlış-hata-sıkıntı-haksızlık bunları da dile getirmekle yükümlüdür.
Peki bu görevimizi, yükümlülüklerimizi Konfederasyon olarak yerine getirebilmek için biz ne istiyoruz?
Biz öncelikle;
İşsizlik Sigorta Fonu yönetiminin, sosyal taraf temsilcilerinin görüşleri dikkate alınarak kullanılmasının sağlanmasını istiyoruz.
İşsizlik sigorta ödeneklerinden yararlanma koşullarının işçi lehine iyileştirilmesini ve ödenek miktarlarının artırılmasını istiyoruz.
İşçinin iş akdinin feshine göre ödenek imkanının sadece işverenin inisiyatifine bırakılmasını hakkaniyetli bulmuyoruz. Çünkü mevsimlik işçilerde ya da kampanya dönemleri bitiminde, kadın işçinin evlenmesi ya da işçinin istifası gibi durumlarda fondan ödeme yapılmamaktadır. Bu durumun insan merkezli yaklaşımlarla yeniden ele alınmasını bekliyoruz.
Yine işsizlik ödeneği alamayan işsizlerin, üniversiteden yeni mezun olan gençlerin, iş arayanların, iş akitleri askıda olan vatandaşlarımızın genel sağlık sigorta pirimi ödemelerinin işsizlik fonundan karşılanması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu yapılırken de kişinin bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin de dikkate alınması gerekiyor. Çünkü bir kişi işsiz kaldığında sadece kendisi değil, bakmakla yükümlü olduğu kişilerde işsiz-aşsız kalıyor.
Bir de asgari ücret ile ilgili kısım var tabi. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ağır ekonomik koşulların etkisiyle ülkemizde uygulanan asgari ücretli sayısı hem artmış hem de asgari ücret neredeyse ortalama bir ücret haline gelmiştir. 2018 yılında asgari ücret ile çalışan oranı yüzde 38 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 42’ye ulaşmış.
ILO raporuna göre Asgari ücret civarında ücretle çalışan işçilerin oranının düşük olduğu ülkelerde, TİS kapsamının daha yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin 2019’da Türkiye’de TİS kapsamı yüzde 7,4 iken İtalya’da TİS kapsamı yüzde 99 olarak görülmüştür. Bu veriler göz önüne alındığında toplu iş sözleşmesine tabi olan çalışanların ve sözleşme yapan işyerlerinin de desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Biliyorsunuz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çok olumlu ve örnek teşkil etmesi bakımından kıymetli bulduğumuz bir uygulaması var. Sendikalı işletmelere “Beyaz Bayrak Ödülü” veriyor. Ülkemizde örgütlenme ve sendikal kültürün yerleşmesi açısından bu gibi teşviklerin artırılması gereğini bir kez daha vurgulamak isterim.
Bir meslek sahibi olma adına her kademede eğitimin gerekliliği yadsınamaz bir gerçek. Lakin, ülkemizde özellikle gençlerin iş arama süreçlerinin sağlıklı ilerleyebilmesi adına mesleki eğitim kursları ile desteklenmeleri gerekiyor. Çünkü genç işsiz oranımız yüzde 17’lere yaklaşmakta. Bu gençlerimizin meslek edindirme ve beceri kurs ve eğitimlerinin Fon’dan karşılanarak desteklenmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz.
İş arayan insanın maddi gücü akamete uğramış demektir. İşsiz kişi bir yandan iş ararken bir yandan da hem kendi ihtiyaçlarını hem de ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Özellikle mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu olan mesleklerde durum biraz daha işçi adına vahim hale geliyor. Bu belgeleri alabilecek parası olmadığı zaman işsiz insanımızın seçenekleri azalıyor, umutsuzluğu çoğalıyor. O yüzden de Konfederasyon olarak bir talebimizde belge gerektiren mesleklerde sınav ve belge ücretlerinin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasına ilişkin teşviğin tekrar başlatılmasıdır.
Bir hususun altını çizmek istiyorum. Kurs ücretleri, belge ücretleri vs bunların hepsini fona yüklemek, fondan ödensin demek belki kolaycılık gibi algılanabilir. Ama biz emek örgütü olarak sadece işçinin gelirini değil, iş sağlığı ve güvenliğini de düşünmek zorundayız. Çünkü yine istatistiklerden örnek vereceğim. Mesleki yeterlilik belgesi sahibi olanların sayısı arttıkça iş kazalarının azaldığını görüyoruz. Ama teşvik uygulamasının sona ermesi ile birlikte işsiz insanımız ücretini karşılayamadığı için belge almaktan kaçınmış, belge alanların oranında yüzde 35 azalma olmuştur. O yüzden mesleki yeterlilik belgesi ve eğitimi, insanımızın yaşam kalitesini artıracak, hiç arzu etmediğimiz ancak çok sık yaşadığımız iş kazalarını azaltacaktır.
Son olarak bir konuyu daha müsaadelerinizle gündeme getirmek isterim. O da işsizlik ödeneği için istenen prim ödeme şartlarının çok yüksek oluşudur.
Ev işçileri, mevsimlik ve kamu işçileri, part-time çalışanlar gibi esnek çalışmaya tabi sigortalılar, pirim ödeme sürelerini tamamlayamadıkları için birçok imkândan yararlanamamaktadırlar.
Esnek çalışanlar gibi ayın 30 gününü ya da yılın 360 gününü tamamlayamayanlar işsizlik ödeneği, yarım çalışma ödeneği, emeklilik, malullük gibi haklara erişemiyorlar. Bu yüzden prim ödeme şartlarını düşük tutarsak insanlarımız zaten kendisi sıkıntılı bir dönem olan işsizlik sürelerinde umutsuzluğa kapılmaz, yeni bir iş buluncaya kadar devletinin uzattığı eli onlarda tutmuş olurlar.”
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu