10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ
ARSLAN, “YAŞAM HAKKI GARANTİ EDİLMELİDİR”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut ARSLAN, “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” nedeniyle yaptığı açıklamada, başta Suriye olmak üzere bölgemizde ve tüm dünyada yoğun olarak insan hakları ihlali yaşandığına dikkat çekerek, “Öncelikle insanların yaşam hakkı garanti edilmelidir. Ayrıca temel insan haklarından olan asgari yaşama standardı, sosyal koruma, düşünceyi ifade ve örgütlenme gibi sosyal haklar, insan haklarının teminatıdır ve güvence altına alınmalıdır” dedi.
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut ARSLAN, 7-10 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası ve 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“’İnsan haklarının anayasası’ olarak tanımlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilişinin 66. yılı olan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde, bölgemizde ve tüm dünyada insan hakları ihlallerinin yaşanıyor olmasından büyük bir üzüntü duymaktayız.
Ortadoğu’da; Filistin ve Gazze’de, Mısır ve Suriye’de, Irak’ta, Ukrayna’da, Doğu Türkistan’da bombalar patlamakta, sivil halk ve çocuklar can vermekte, doğdukları toprakları terk etmeye zorlanmakta, insanlar kaçırılmakta, masum insanlar sorumlu olmadıkları çatışmaların bedelini ağır bir şekilde ödemektedirler. Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde halen devam eden savaşlar, ekonomik, sosyal ve siyasal sömürü ve baskılar insan haklarına olan ihtiyacın her geçen gün daha da arttığını göstermektedir. Suriye ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu’da terörün ve savaşların son bulması en büyük temennimizdir. Bölgemizin ve dünyanın barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır.
Temel insan haklarından olan asgari yaşama standardı, sosyal koruma, düşünceyi ifade ve örgütlenme gibi sosyal haklar, insan haklarının teminatı konumundadır. Ancak günümüzde bu temel insan hakları alanlarında hala büyük eksiklikler yaşanmaktadır.
İnsani ve vicdani tüm ilke ve değerler yok sayılarak tüm dünyanın gözleri önünde Filistin’de, Gazze’de, Mısır ve Suriye’de, Irak’ta, Ukrayna’da, Doğu Türkistan’da yaşananlar bunun en yakın örneğidir. İnsanların yaşama hakkı elinden alınmakta, açlık ve yoksulluk tehlikesi ile karşı karşıya kalmakta, kitlesel göçler yaşanmaktadır.
Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye yaşanan kitlesel göç sonucunda Türkiye’deki mülteci sayısının 2 milyona yaklaştığı bilinmektedir. Türkiye’nin 2 milyon göçmene ev sahipliği ve misafirperverlik yapmada bir sorunu bulunmamaktadır. Ancak kitlesel göç, tanımı gereği çözülmesi gereken bir sorundur. Pek çok Avrupa ülkesinin bile 50-100 kişiyi sınırdan geri çevirdiği bir ortamda, Türkiye’nin Suriyeli mültecileri misafir etmesi ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışması memnuniyet vericidir. Ancak, ihtiyaçların layıkıyla giderilmesi için büyük ve zorlu projelere ihtiyaç duyulduğu, uluslararası toplumun katkısının gerektiği ve hepimize sorumluluk düştüğü de bir gerçektir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kuruluşlar Suriyelilerin yaşadığı insanlık dramı karşısında harekete geçmelidir.
ABD’de başta siyahi gençler olmak üzere sivil halka yönelik uygulanan polis şiddeti; sorumluların yargılanmasına gerek bile duyulmaması, ABD ve kimi batı ülkelerinin insan hakları konusundaki çifte standart uyguladığı yorumlarına neden olmaktadır. Söz konusu kendi hukuksuz uygulamaları olduğunda ABD ve kimi batı ülkelerinin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini sadece bir kağıt parçası olarak gördüğü anlaşılmaktadır. BM ve BM Güvenlik Konseyi’nin ise yaşanan bu olayları görmezden gelerek, işlevini yitirdiği ve çifte standart uyguladığından endişe edilmektedir. BM ve BM Güvenlik Konseyi, bundan 66 yıl önce onayladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine uygun olarak, güçlü-zayıf ayrımı yapmadan hareket etmelidir.
HAK-İŞ olarak, insan haklarını; salt siyasal haklar olarak algılamak yerine, ekonomik, sosyal ve siyasal olmak üzere geniş anlamı ile algılamakta ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmekteyiz. Daha fazla demokrasi, daha fazla düşünceyi ifade etme özgürlüğü, daha fazla ekonomik ve sosyal hak talebimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz. En önemlisi insanların yaşam hakkının garanti edilmesini istiyoruz.”
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu