ORTAK AKIL PLATFORMU’NDAN BİLDİRİ
“TÜRKİYE’NİN NORMALLEŞMESİ VE İSTİKRARI DEVAM ETMELİ”
Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in de aralarında bulunduğu Ortak Akıl Platformu’nu oluşturan 203 sivil toplum kuruluşu ortak bir bildiri yayınladı. Ortak Akıl Platformu Üyeleri vesayet arayışlarına tepki gösterdi, normalleşme ve istikrarın devam etmesi için milli irade vurgusu yaptı.
HAK-İŞ ve Memur-Sen’in yanı sıra ASKON, Birlik Vakfı, Ensar Vakfı, ESDER, İHH, KADEM, MÜSİAD, TÜRGEV, TÜMSİAD, TGTV ve Türkiye Yazarlar Birliği gibi 203 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Ortak Akıl Platformu bildirisi, 27 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısı ile açıklandı. HAK-İŞ’i temsilen Genel Başkan Yardımcımız Settar Aslan’ın katıldığı toplantıda, ortak bildiriyi Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın okudu. Bildiride şu görüşlere yer verildi:
“TÜRKİYE’NİN NORMALLEŞMESİ VE İSTİKRARI DEVAM ETMELİ!
MİLLETİMİZE KARŞI YAPILAN DÜZENLİ SALDIRILARIN SEBEBİNİN NE OLDUĞUNUN İDRAKİNDE OLAN BİZLER;
Bu ülkenin; Birinci dünya savaşının bütün aşamalarında varını, yoğunu, canını ortaya koyan ecdadımızın ve milletimizin özverilerinin eseri olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle bu ülkenin her ferdinin, tarihimizin her döneminde olduğu gibi hem bağımsızlığının sağlanmasında hem de korunmasında bir nefer olarak sorumluluk üstleneceğine yürekten inanıyoruz.
Vesayet zeminlerinin, darbelerin, yasakların, yalancı düzenlerin; milletin egemenliğinin elinden alınması için hayata geçirildiğini biliyoruz.
1946’da Menderes’in “Yeter Söz Milletindir” itirazıyla başlattığı “vesayeti kaldırma” yolculuğunun, süreç içinde gerçekleştirilen sessiz devrimlerle ve “Artık Söz Sadece Milletindir” düsturuyla taçlandığı günleri yaşıyoruz.
Bu süreçte, merhum Turgut Özal’a yaşatılanları, 54. Hükümetin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan’a 28 Şubat’ın kirli kararları üzerinden dayatılanları unutmadık.
Karar alıcı merci millet olmadan, mücadelenin zaferle sonuçlanamayacağını, istiklalin korunamayacağını, tam bağımsız olunamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.
Sivil iradeyi yok saymak için kurulan tezgâhlara, hazırlanan kumpaslara izin vermeyeceğiz.
Milletin egemenliğini çalmak isteyen küresel aktörlere ve onların içerdeki işbirlikçilerine fırsat vermeyeceğiz.
Milleti ve milletin değerlerini esir alan ve milletin yeniden egemen olmasıyla son bulan vesayet ikliminin, tekrar hâkim kılma çabalarına izin vermeyeceğiz.
Türkiye’yi IMF’ye muhtaç edenleri ve edildiği günleri unutmadık. Milletimizin yükselen sesine karşı saldırılarda bulunan küresel ve yerli odakların aynı şer grubunun mensubu olduğunun farkındayız.
Büyük bedeller ödememize, yoksullaşmamıza, özgürlüklerimizden, değerlerimizden yoksun kalmamıza neden olan o kapkara günlere geri dönmeyeceğiz.
BU İDRAKLE;
27 Nisan’da e-muhtıra üzerinden gerçekleştirilen vesayet kalkışmasına karşı dik duran milletimizin yanında olacağız.
Dışarıda yazılıp içeride sahneye konan Gezi kalkışması senaryosunu boşa çıkaran milletin kararlı duruşunu devam ettireceğiz.
İhanet amacıyla planlanan 17-25 Aralık darbe girişimlerini püskürten, paralel tetikçilere hadlerini bildiren milletimizi yalnız bırakmayacağız.
Çözüm Sürecini bitirme amacıyla 6-8 Ekim’de Kobani’de sahaya sürülen barbarlığı ve büyük oyunlarını çökerten çözümün öz ruhuna desteğimizi sürdüreceğiz.
MİLLETİMİZE KARŞI YAPILAN DÜZENLİ SALDIRILARIN NE OLDUĞUNUN İDRAKİNDE OLAN BİZLER;
Siyasi, ekonomik istikrarın ve toplumun bütünlüğünün milletler ve devletler açısından, varlıklarının devamı noktasında temel parametre olduğunun bilincindeyiz.
Bu noktada, özgürlüklerin risk olarak algılandığı, iç çekişmelerin ve ötekileştirmenin zirve yaptığı, dışa bağımlı, ekonominin kısır döngüye mahkûm edildiği, siyasetin vesayete mecbur bırakıldığı bir Türkiye fotoğrafı artık mazide kalmalıdır.
İstikrarını sürdüren Türkiye; sadece kendi milletimiz için değil Filistin, Suriye, Bosna, Kosova, Makedonya, Somali, Myanmar, Arakan, Doğu Türkistan, merhamet ve adalet bekleyen batının mağdur ettiği bütün dünya mazlumları için de büyük bir ümit ışığıdır.
Eşit yurttaşlığın hayata geçirilmesi, ötekileştirme zihniyetinin bütünüyle sona ermesi, bin yıllık kardeşliğin pekiştirilmesi, Çanakkale Ruhu’nun yeniden tesis edilmesi fırsatını bize sunan Çözüm Sürecine sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Milletimiz için hayati derecede önemli olan sivil, özgürlükçü, demokratik Yeni Anayasa’yı yazmak ve yapmak konusunda son derece kararlı olacak ve bu sorumluluğun takipçisi olacağız.
Türkiye’yi ve milletimizi demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşme hamleleriyle insan hakları, eşit vatandaşlık ve insanlık onuru noktasında daha ileri noktalara taşımak için elimizden ne geliyorsa ortaya koymaktan kaçınmayacağız.
MİLLETİMİZE KARŞI YAPILAN DÜZENLİ SALDIRILARIN NE OLDUĞUNUN İDRAKİNDE OLAN BİZLER;
Eski köhne düzenin hayalini kuranlara, etnik kimlik siyaseti yapanlara, milleti ve değerlerini yok sayanlara itibar etmiyoruz.
İstiklal çabalarımız yok etmek, istikrar sürecini bitirmek, istikbalimizi karartmak isteyenleri tanıyor ve biliyoruz.
Kimin mazlumdan, değerlerimizden ve medeniyetimizden yana olduğunu kimin olmadığını iyi biliyoruz.
Başka şer merkezlerin de toplanarak milletimize karşı oyunlar içine girmeye çalışan yeni odakların bilincindeyiz.
Kutsal beldemiz Kudüs’ü bir Yahudilik mekanı olarak göstermek isteyen, Allah’ın evi Kâbe’yi itibarsızlaştırmak isteyen, Dine, diyanete, din derslerine haince yaklaşan, imam hatip okullarını kapatan ve yeniden kapatmaya çalışan ve Suriyeli kardeşlerimizden rahatsız olan zihniyetin kodlarının bilincindeyiz.
Bu zihniyetin vesayet ettiği dönemlerdeki uygulamaları iyi bilen milletimizin bu kirli zihniyete itibar etmeyeceğini biliyoruz.
Biz sivil toplum kuruluşları olarak; tüm halkımızın ve sesimizi duyan herkesin, içinde geçmekte olduğumuz kritik sürecin bilincinde olduğuna, davasına, ülkesine ve milletine ve topyekûn dönüşümün ruhuna uygun davranıp gerekli sorumlulukları yerine getireceğine yürekten inanıyoruz.”
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu