ARSLAN, BASIN MENSUPLARIYLA BİR ARAYA GELDİ
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, basın mensuplarıyla bir araya gelerek çalışma hayatı ve gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu.
Arslan, 1 Kasım itibariyle çalışanların büyük mücadele ile üyesi oldukları sendikalarından kanun zoruyla ayrılarak başka sendikalara üye olmak zorunda bırakılacağına dikkat çekerek, “Bizim itirazımız bu düzenlemenin yanlış olduğunadır. Talebimiz, bu adaletsizliğin giderilmesidir. 1 Kasım sonrasında işkolları mevcut haliyle devam ettiği ve çalışanların sendikalılık durumu korunduğu takdirde, çalışanların asla herhangi bir kayıpları söz konusu olmayacak, toplu iş sözleşmesi hakları korunacak. Esasen çalışanların tamamı kendi alanlarında asıl işte çalışmaktadır. Kamuda çalışanların arasında asıl iş yardımcı iş gibi bir ayrım yapılmasını da doğru bulmuyoruz. Kadro mücadelesini HAK-İŞ verdi. HAK-İŞ olarak dün olduğu gibi bugün de yarın da emeğin ve emekçinin alın terini kutsal bilip, hakkını korumaya devam edeceğiz” dedi.
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 30 Eylül 2020 tarihinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Arslan, her yıl Ramazan Ayında gazetecilerle biraraya geldiklerini ancak bu yıl Covid 19 salgını nedeniyle bu buluşmayı gerçekleştiremediklerini anımsatarak, “Biz de salgını da dikkate alarak daha az sayıda gazeteci ile gruplar halinde biraraya gelmeye karar verdik ve bugün ilk buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra da basın mensuplarıyla buluşmalarımız devam edecek” dedi.
“Taşeronla Mücadele HAK-İŞ’in İnisiyatifinde Başladı”
Taşeron şirketlerde çalışan yaklaşık 1 milyona yakın emekçinin kadrolu işçi olması konusunda HAK-İŞ Konfederasyonu’nun büyük bir mücadele verdiğini anlatan Arslan, “Taşeron işçilerin kadro almasını Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin desteğiyle başardık. Böylelikle Cumhuriyet tarihinin en büyük reformlarından birisi gerçekleştirilmiş oldu” dedi.
“Bizim İtirazımız Düzenlemenin Yanlış Olmasına”
Arslan, HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, 6356 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin 3. Fıkrasının yürürlükten kaldırılarak, işçilerin fiilen çalıştıkları ve halen örgütlenmiş oldukları işkollarında örgütlenmelerinin sürekli hale getirilmesini talep ettiklerini söyledi.
1 Kasım’da HAK-İŞ’e üye çalışanların kanun zoruyla başka sendikalara üye olmak zorunda kalmasına itiraz ettiklerini hatırlatan Arslan, “HAK-İŞ’in taleplerinin kamuoyunda farklı şekilde algı oluşturulma çabaları var. İşçilerimizin sendikalarının zorla değiştirilmesine HAK-İŞ olarak itiraz ediyoruz ve son ana kadar da itirazımızı sürdüreceğiz. Biz, taşeron şirketlerde çalışan 1 milyona yakın arkadaşımızın kamu işçisi, kadrolu işçi olması konusunda büyük bir mücadele verdik. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin desteğiyle başardık. Böylelikle Türkiye çalışma hayatı tarihinde Cumhuriyet tarihimizin en büyük reformlarından birisini gerçekleştirdik” dedi. Bu düzenleme yapılırken, son dakikada HAK-İŞ’in bilgisi olmadan 1 maddelik bir düzenleme yapıldığını anımsatan Arslan, şunları kaydetti:
“Belediyelerde 1 Temmuz 2020, Bakanlıklarda ise 1 Kasım 2020 tarihinde sendikaların üyelerini kendi iradelerinin dışında başka sendikalara üye olmaya zorlayan bir düzenleme getirildi. Bizim itirazımız bu düzenlemenin yanlış olduğunadır. Bizim isteğimiz, şu anda işçiler hangi sendikanın, hangi iş kolunda çoğunluğu varsa o sendikaların üyesi kalmaya devam etsinler. Toplu iş sözleşmelerini o sendikalar yapsınlar. Hangi sendika yapacak olursa olsun yapılacak olan toplu iş sözleşmesi zaten kamu çerçeve protokolü esas alınmak suretiyle yapılacaktır. 1 Kasım sonrasında işkolları mevcut haliyle devam ettiği ve çalışanların sendikalılık durumu korunduğu takdirde, çalışanların asla herhangi bir kayıpları söz konusu olmayacak, toplu iş sözleşmesi hakları korunacak. Esasen çalışanların tamamı kendi alanlarında asıl işte çalışmaktadır. Kamuda çalışanların arasında asıl iş yardımcı iş gibi bir ayrım yapılmasını da doğru bulmuyoruz. Çalışanlarımız müsterih olsunlar, bizim itirazımız çalışanların büyük mücadele ile üyesi oldukları sendikalarından kanun zoruyla ayrılarak başka sendikalara üye olmak zorunda bırakılmasına. Talebimiz, bu adaletsizliğin giderilmesidir. Kadro mücadelesini HAK-İŞ verdi. HAK-İŞ olarak dün olduğu gibi bugün de yarın da emeğin ve emekçinin alın terini kutsal bilip, hakkını korumaya devam edeceğiz. Şu anda 696 sayılı KHK bizim istediğimiz gibi düzenlenirse şöyle olacak; örneğin Kredi Yurtlar Kurumu’nda (KYK) temizlik işlerinde, genel işlerde çalışan işçiler var. Güvenlik işçileri var. Ofislerde çalışan büro işçileri var. Konaklama ve eğlence işkolunda çalışan işçiler var. Bizim talebimizin kabul edilmesi durumunda 1 Kasım geldiği zaman KYK’da genel işler işkolunda en fazla üyeye sahip olan sendika genel işler işkolunda, konaklama ve eğlence iş kolunda en fazla üyeye sahip olan sendika konaklama ve eğlence işkolunda, aynı şekilde güvenlik ve büro iş kolunda da en fazla üyeye sahip olan sendikalar da güvenlik ve büro işkollarında toplu sözleşme yapacak. İşkollarının farklı olmasıyla yapılan toplu iş sözleşmesi farklılık arz etmeyecek.”
Arslan, istenilen düzenlemenin hayata geçirilmemesi durumunda ise KYK örneğinden gidilirse HAK-İŞ’in yaklaşık 30 bin üyesinin 6 bin üyeli bir sendikanın üyesi olmak zorunda kalacağına ve bunun ülke genelinde de HAK-İŞ’e bağlı 200 bin üyenin başka sendikalara geçmekle karşı karşıya kalacağını söyledi. Arslan, biz bu düzenlemeye sadece üyemiz gidecek diye itiraz etmiyoruz. Bizim sendikalarımıza gelecek üyeler de var. Ancak biz bunu kabul etmiyoruz. Biz birlikte mücadele ettiğimiz ve taşeron mücadelesini kazandığımız arkadaşlarımızı kaybetmek istemiyoruz” dedi.
“Sağlık Çalışanlarına Ek Ödeme Talebimiz Var”
Sağlık çalışanlarının salgın döneminde canla başla mücadele vermeye devam ettiğini hatırlatan Arslan, “Sağlıkta çalışan iki kesim var birisi memurlar, ikincisi işçiler. Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan 150 bin civarında işçimiz var. Bunların bir kısmı toplu sözleşme kapsamına girdi, bir kısmı da Kasım ayında girecek. Bunlar ek ödeme alamadılar. Memurlarımız için belli şartlarda döner sermayeden ödeme yapıldı ama bu çalışanlarımıza hiçbir ek ödeme yapılmadı” dedi.
Arslan, sağlık sektöründe hizmet biriminde görev yapan emekçilerin de ek ödemeden yararlandırılmasını gerektiğini dile getirerek, “Sağlık Bakanımıza ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımıza da sağlık çalışanlarına ek ödeme talebimizi ilettik. Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarımız son derece özveriyle çalışıyorlar. Çalışanlarımızı takdir ederken, sağlık çalışanlarına yapılan ödemeler konusunda memur ayrı, işçi ayrı, sözleşmeli ayrı dediğimiz zaman bunca büyük başarı gölgelenmiş oluyor” dedi.
Kovid-19 Meslek Hastalığı Sayılmalı”
Genel Başkanımız Mahmut Arslan aynı zamanda ITUC’un Başkan Yardımcılığı görevini de yürüttüğünü anımsatarak, “Dünyanın en büyük işçi örgütü ITUC’un aldığı bir karar var. Özellikle Kovid-19 salgınının meslek hastalığı sayılması konusunda uluslararası alanda ciddi bir çalışma içerisindeler. Bize de Türkiye’de salgının meslek hastalığı sayılması konusunda çabalarımızı ve katkılarımızı beklediklerini ifade ediyorlar. Burada Türkiye’ye özgü bir tartışmadan bahsetmiyoruz, bütün dünyada bu tartışma var” dedi. Arslan, Türkiye’de bir vakanın iş kazası sayılıp sayılmayacağının çok uzun süren tartışmaların ardından ortaya çıktığınadikkat çekerek, Covid-19 salgınının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Kovid-19 ile Mücadelede En Önemli Araçlardan Birisi Sendikal Örgütlülük”
Çalışma hayatında sendikal örgütlülüğün önemine dikkati çeken Arslan, örgütlenmenin olmadığı işyerlerinde Kovid-19 vaka sayılarının, tedbirlerin alındığı sendikalı işyerlerinden daha çok olduğunu söyledi. Arslan, “Kovid-19 ile mücadelede en önemli araçlardan birisi sendikal örgütlülüktür. Verilere baktığınızda sendikalı işyerlerinde vaka sayıları az ve alınan tedbirler çok yüksek” diye konuştu.
Çalışma hayatında örgütlülüğün önemine dikkati çeken Arslan, “Bizler kamuda ve belediyelerde örgütlüyüz. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak özellikle belediyeleri kamu işveren sendikasına üye olmaları konusunda teşvik ediyoruz.
Çünkü kamuda bir işveren bir sendikaya üyeyse bilin ki orada bir işçi sendikası da vardır. Özel sektörde bir işveren sendikaya üyeyse inanıyorum ki orada da bir gün bir işçi sendikası da olur” diye konuştu.
“Yeni Örgütlenme Alanları”
Sendikal örgütlenmenin önemine dikkat çeken Arslan, sendikal yapıları daha da güçlü hale getirmek için yeni örgütlenme alanları üzerinde yoğunlaştıklarını, buna ilişkin ekipler kurduklarını söyledi. Arslan, sendikal örgütlülüğü artırmanın en önemli yolunun özel sektörde örgütlenmekten geçtiğine dikkat çekerek, evlerde çalışan ev işçileri ve konut kapıcılarını örgütlemeye ilişkin özel bir proje geliştirdiklerini ve bu alanda örgütlenme çalışmaları yürüttüklerini anlattı. Arslan, “Bizim örgütlülüğümüzü artırmamızın yolu özel sektörde örgütlenmekten geçiyor. Bunun için de yoğun bir mücadele vermek gerekiyor” diye konuştu.
“Hakların Korunduğu Bir Modele İhtiyaç Var”
Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgınından dolayı hala sıkıntıların yaşandığını vurgulayan Arslan, “Kovid-19 salgınında henüz sona gelmiş değiliz, sıkıntılar devam ediyor. HAK-İŞ Konfederasyonu olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk ile yaptığımız toplantılarda özellikle yeni çalışma biçimleri olarak evden çalışma ve uzaktan çalışma konularını ele aldık. Mevzuatımızda kanun değişikliği yapıldı ama yönetmelik yayınlanmadı. İşverenler görüşmelerde kısmi çalışma taleplerini dile getiriyorlar. Burada işçi ve işveren taleplerine bir bütünlük içerisinde bakmak gerekiyor. Eğer işçiler yarım gün veya kısmi çalışma yapacaksa burada sosyal güvenlik hakları ve başta kıdem tazminatı olmak üzere diğer hakların da korunacağı bir modele ihtiyaç var. Burada hak kayıplarına fırsat vermemek gerekiyor. Esneklik kavramını tartışacaksak, güvence boyutuyla ve haklar boyutuyla tartışmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Kıdem Tazminatı Sorununun Çözümü Tarafların Uzlaşmasıyla Mümkün”
HAK-İŞ’in kıdem tazminatı konusunda tavrının açık ve net olduğunu belirten Arslan, “HAK-İŞ kıdem tazminatı konusunda kazanılmış haklardan geriye gidilmeden, var olan sorunların giderileceği bir düzenleme istemektedir. Kıdem tazminatı konusunda işverenler bu yükten kurtulmak, işçilerimiz ise kıdem tazminatlarından vazgeçmek istemiyorlar. Bu sorunun çözümü tarafların uzlaşması ile mümkündür” dedi.
“Çalışma Hayatı Buluşmalarının 3’üncüsü için Kayıtdışılık Konusunu Düşünüyoruz”
Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından düzenlenen Çalışma Hayatı Buluşmalarının ikincisinin telekonferans yöntemiyle gerçekleştiğini anımsatarak, “Çalışma Hayatı Buluşmaları bu yıl HAK-İŞ Konfederasyonu’nun ev sahipliğinde gerçekleşecekti ancak sonradan telekonferans yöntemi ile yapılmasına karar verildi. Programda HAK-İŞ’in belirlediği ‘Kovid-19 Salgınının Çalışma Hayatına Etkilerini’ konuştuk. Toplantıya işçi ve işveren temsilcileri ile akademisyen ve bürokratlar olmak üzere toplam 40 kişilik bir katılım sağlandı. Son derece yararlı bir görüşme gerçekleştirildi. Çalışma Hayatı Buluşmalarının üçüncüsünü eğer taraflar kabul ederse ‘Kayıt dışılık’ üzerine yapmayı düşünüyoruz. Kayıt dışılığın Kovid-19 salgınında da ne kadar belirleyici ve önemli olduğunu bir kez daha müşahede ettik. Çalışma hayatının işsizlikle birlikte en önemli konularından birisi de budur” diye konuştu.
“Yeşile Ortak Ol Kampanyasına Destek Verdik”
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak TİSK ve TÜRK-İŞ’in işbirliğiyle gerçekleştirilen “Yeşile Ortak Ol” kampanyasına destek verdiklerini belirten Arslan, “Daha yaşanılabilir bir gelecek için her yıl en az 2 milyon fidanı toprakla buluşturmayı ve doğaya nefes olabilmeyi hedefine HAK-İŞ Konfederasyonu olarak tam destek veriyoruz” dedi.
“Can Azerbaycan’la Sonuna Kadar Beraberiz Mesajı Verdik”
Arslan, Azerbaycan toprağı Yukarı Karabağ ve çevresindeki yerleşim alanlarında uzunca süredir işgalci konumunda olan Ermenistan’ın, 27 Eylül 2020’de Azerbaycan’ın egemenliği altındaki topraklara yönelik yeni bir saldırı gerçekleştirdiğini ve bu saldırıda askeri unsurların yanında sivillerin de hedef alındığını belirterek, “HAK-İŞ Konfederasyonu’nun da içerisinde yer aldığı Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi olarak, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarını kınayan, Azerbaycan’a destek mesajı içeren ortak bir açıklama yayınladık. “İki devlet bir millet” ilişkisi temeline dayalı şekilde Can Azerbaycan’la Sonuna Kadar Beraberiz mesajı verdik” dedi.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu