HAK-İŞ’TEN “TAŞERON İŞÇİSİ GERÇEĞİ” ARAŞTIRMASI
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ tarafından, 27 ilde, 9 işkolunda, 85 işyerinde toplam 5.250 kamu taşeron işçisi ile yüz yüze görüşme/anket uygulaması ile gerçekleştirilen “Taşeron İşçisi Gerçeği” araştırma sonuçlarını açıkladı. Arslan, “Kendi bağlamında Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan, demografik bilgilerden sendika algısına, iş ve ücret güvencesinden iş yerinde çatışmaya, sosyal güvenlik sorunlarından taşeron uygulamasına kadar birçok konuda önemli bilgiler ortaya koyan bu araştırmanın sonuçlarının bugün TBMM gündeminde olan ve taşeron çalışmayı da düzenleyen ‘İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının’ görüşmelerinde de dikkate alınmasını umuyoruz” dedi.
ARAŞTIRMANIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ...
Arslan, “Taşeron İşçisi Gerçeği” araştırma sonuçlarını, 3 Haziran 2014 tarihinde HAK-İŞ Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Basın toplantısına HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcıları Settar Aslan ve Mustafa Toruntay ile araştırmayı gerçekleştiren akademik ekibin başında bulunan Doç. Dr. Erdinç Yazıcı ve basın mensupları katıldı.
Arslan, “Taşeron İşçisi Gerçeği” araştırmasının yaklaşık dört ay önce başlatıldığını ve bu tarihlerde bitirilmesinin planlandığını ve planlandığı gibi de tamamlandığını belirtirken, bu çalışmanın tamamlandığı süreçte taşeron işçi düzenlemesini içeren tasarının TBMM gündemine gelmesinin ise önemli bir tesadüf olduğunu söyledi. Arslan, araştırma sonuçlarının yasa tasarısının hem komisyon hem de Genel Kurul görüşmeleri sırasında yasa koyucular açısından önemli veriler içerdiğini ve değerlendirilmesini beklediklerini söyledi. Arslan, son yıllarda kamuda çalışan işçilerin emeklilik, özelleştirme ve başka nedenlerle azalması ve yeni işçi alınmaması, 4C uygulamalarının bir sonuca ulaştırılamaması gibi nedenlerle kamudaki sendikalı işçi sayısının her geçen gün azaldığını kaydetti. Kamunun işçi açığının ise taşeron işçileri aracılığı ile kapatılmak istendiğini ifade eden Arslan, özel sektörde de taşeron uygulamasının yaygın olduğunu, ancak, son yıllardaki trendine bakıldığında bu uygulamaların kamuda olanca hızıyla ve artarak devam ettiğini kaydetti.
Taşeron İşçilerin Haleti Ruhiyesi…
“Taşeron İşçisi Gerçeği” araştırmasının Türkiye’de taşeron çalışmanın yoğun olarak olduğu belediyeler ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere 9 iş kolunda yapıldığını ve 27 ili kapsadığını belirterek, “Bu çalışmaların amacı herkesin bir şey söylediği, haklarında yazılıp çizilen taşeron işçileri meseleye nasıl bakıyor. Taşeron işçilerin yaşadığı sorunları, onların beklentilerini, itirazlarını, feryatlarını, hüzünlerini hasılı Taşeron İşçisi Gerçeği araştırmamız taşeron işçilerinin nasıl bir haleti ruhiye içinde olduklarını beklentilerini itirazlarını ve bu konudaki kendi bakış açılarından meseleleri değerlendirmelerini öğrenmek açısından önemli bir araştırmadır” dedi.
Modern Köleler…
Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında çok ciddi bir sorunla karşı karşıya bulunulduğunu ifade eden Arslan, çalışma şartları ve karşılaştıkları sorunlara bakıldığı zaman taşeron işçilerin adeta “modern köle” olarak tanımlanabileceğini söyledi. Arslan, HAK-İŞ’in önemli bir görev ve sorumluluğu yerine getirdiğini ve bu modern kölelik anlayışının ortadan kaldırılması için uzun süreden beri yaptığı mücadeleyi bir araştırmayla destekleyerek kamuoyuna sunduğunu söyledi.
Çok Derin Bir Sorunla Karşı Karşıyayız…
Taşeron işçiler konusundaki hiçbir verinin gerçeği yansıtmadığını, sorunun çok ciddi ve büyük olduğunu belirten Arslan, “Eğer biz taşeron işçilik sorununu çözemezsek, ülke olarak toplumsal ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu görmemiz gerekiyor. O nedenle sorun sadece ekonomik sorun değil, sorun sosyal-siyasi-kültürel topyekûn bir Türkiye sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Çok derin izler bırakan, çok derin yaralar açan, çok derin sorunlar üreten bir sorunla karşı karşıyayız. Sorunun çözümü konusunda Türkiye’nin acele etmesi gerekiyor. Türkiye bu sorunu bir an evvel gerçekten çağdaş demokratik ülkelerde hangi kriterler hangi esaslar çerçevesinde sürdürülüyorsa bu çerçeveye onu oturmamız gerekir” dedi.
Arslan, “Taşeron İşçisi Gerçeği” araştırmasının yapılacak olan çalışmalara ciddi bir katkı sağlayacağını belirterek, “Bugün bu çalışmamızı sizlerle paylaştıktan sonra TBMM’de grubu bulanan siyasi partilere, Plan Bütçe Komisyonu ve Aile Sağlık ve Çalışma Komisyonu üyelerine ulaştıracağız” dedi
Taşeron İşçilerin Sendikalardan Beklentileri Yüksek…
Arslan, gazetecilerin soruları üzerine, kamuda çalışan taşeron işçi sayısının 1 milyon 200 bin civarında olduğunu söyledi. Arslan, “Elimizde çok sağlıklı rakamlar yok. Ama biz en iyimser rakamlarla 1 milyon 200 bin taşeron işçisinin kamuda çalıştırıldığını tahmin ediyoruz. Bunun daha fazla olması ihtimali yüksek” dedi.
Arslan, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu, araştırma sonuçlarının da bunu ortaya koyduğunu ifade etti. Arslan, sendikasız iş yerlerinde sendikalaşma beklentisinin yüksek olduğunu, sendikalaşmanın olduğu yerlerde de sendikaların veya toplu sözleşme düzeninin çağdaş bir düzeyde olmadığı için de sıkıntılar, itirazlar olduğunu, bunun ortadan kalkması için toplu sözleşme düzenini taşeron firmalarda da sağlayacak altyapının sağlanması gerektiğini söyledi. Arslan, mevzuattan kaynaklı olarak sendikalı olan taşeron işçilerin ücret haklarında bir düzenleme yapılamasa da iş güvenceleri başta olmak üzere yasal haklarını kullanma yetkilerini elde ettiklerini söyledi.
Kamuya Daha Fazla Yük Getiriyor…
Arslan, taşeron işçilerin kamuya maliyetinin kadrolu işçilerin maliyetinden hiç de az olmadığını belirterek, taşeron çalışma nedeniyle taşeron firmaya para kazandırılırken, kamuya daha fazla yük getirildiğini kaydetti. Arslan, “Kamunun kendi işçisiyle yapmış olsaydı hizmetleri daha düşük maliyetle yapacağına inanıyoruz. Çünkü taşeron kıdem tazminatını ödemiyor, asıl işveren ödüyor. Mevcut mevzuata göre alt işverenin ödemesi gerekiyor, ama ödemiyor, kaçıyor. Bu sefer işçiler dava açıyor, asıl işveren kıdem tazminatını ödüyor. Taşeron firmadan bunu alma şansı yok. İzin paraları ve fazla mesailerde yine taşeron firma vermediyse işçilerin açtığı davalarda asıl işveren bunları da ödüyor. Bir de taşeron firmaya ihale bedeli, KDV ödüyor. Bütün bunları üst üste topladığınız zaman aslında Türkiye’deki taşeron uygulamalarının hem verimliliği, hem kaliteyi arttırdığı, hem maliyeti düşürdüğü iddialarının hiç birisinin doğru olmadığını göstermektedir” dedi.
TBMM’de Bulunan Tasarı Hakkında…
Arslan, TBMM gündeminde bulunan ve taşeron düzenlemesini de içeren tasarıya ilişkin sorular üzerine, Tasarının TBMM’ye gönderilmeden önce sosyal taraflarla paylaşılmadığına dikkat çekerek, “Açıkçası bunu bir eksiklik olarak görüyoruz. Bize bu çalışmaların gönderilmemiş olmasını üzüntüyle karşılıyoruz, eleştiriyoruz ve bizim kabul edemeyeceğimiz bir yöntem ve uygulama olduğunu belirtmek istiyoruz” dedi. Arslan, Tasarının birkaç bölümden oluştuğunu, özellikle Soma madencilerine ve genel olarak madencilik sektörüne yönelik yapılacak sosyal güvenlik mevzuatındaki değişiklikleri olumlu ve geç kalınmış bir düzenleme olarak gördüğünü söyledi.
Tasarı HAK-İŞ’in Beklentilerini Karşılamaktan Uzak…
Arslan, “Yasa tasarısında özellikle taşeron işçilerine yönelik olarak da kıdem tazminatı ve izin haklarının asıl işveren tarafından güvence altına alınmasını ve bu çerçevedeki düzenlemeleri de olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Ancak taşeron işçilerinin toplu sözleşme haklarından yaralanması için getirilen düzenlemelerin eksik yetersiz ve çalışanların toplu sözleşme hakkını sağlamayan bir düzenleme olarak görüyoruz ve bununla ilgilide önerilerimizi, önergelerimizi hazırladık Komisyon çalışmalarında bu düzenlemelerle ilgili itirazlarımızı eleştirilerimizi önerilerimizi komisyonda paylaşacağız” dedi.
Arslan, özellikle İş Yasasının 2. Maddesindeki temel kriterlerin değiştirilmemiş olmasının yeterli olmadığını belirterek, çünkü başka maddelerle bunun içerisinin boşaltılmak istendiğini belirtirken, “Özellikle yardımcı işlerin belirlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini son derece sakıncalı görmekteyiz. Yine asıl işlerin bir kısmını alt işverene verebilecek bir düzenlemenin de önünü açtığı için bu konuda açıkçası itirazlarımız endişelerimiz var” dedi. Arslan, “Bütününe baktığımız zaman HAK-İŞ’in beklentilerinin uzağında özellikle taşeron işçilere kadro yolunu kapatan, mevsimlik işçilere kadro imkanını vermeyen, çünkü taleplerimizden bir tanesinde oydu yine bu düzenlemede mevsimlik işçilere 5 ay 29 gün sınırının kaldırılıp kamudaki mevsimlik işçilerde kadro verilmesi talebimiz karşılanmamıştır. 4C’lerle ilgili bu kaos ve karmaşa ortadan kaldırılamamıştır. Üniversite mezunu olup da kamuda çalışan işçilerin talepleri yine bu düzenleme içinde yer almamıştır. Bunların her birisi HAK-İŞ’in talepleriydi maalesef bu taleplerin karşılanmadığını görüyoruz” dedi. Arslan, HAK-İŞ hukukçularının çalıştığını ve yasaya bir bütün olarak itiraz noktalarını tespit ettikten sonra taleplerin ilgililere ulaştırılacağını söyledi. Arslan, “Bazı görüşmelerimiz var hiç değilse bir alt komisyon kurularak, konunun ayrıntılı şekilde müzakere edilmesinin yolunun açılmasını talep edeceğiz. Ama genel olarak baktığımız zaman üslup, yöntem ve içerik olarak HAK-İŞ’in taleplerini karşılamaktan uzak bir tasarı ile karşı karşıyayız” dedi.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI…
Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması sonuçlarına göre, araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 34,9’unun 32-38 yaş, yüzde 24,7’sinin 25-31, yüzde 23.6’sının ise 39-45 yaşlarında olduğu görülmektedir.
Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin yüzde 80’ini erkek, yüzde 20’sini ise kadınlar oluşturuyor.
Taşeron İşçileri Daha Çok Lise Mezunu
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 52,6’sını ilk ve orta öğretim mezunları oluştururken, lise mezunu işçilerin yüzde 33,8’lik bir paya sahip olduğu görülmektedir. Üniversite mezunu taşeron işçilerin oranı ise yüzde 11,2 ile üçüncü sırada yer almaktadır.
Sektörlere Göre Eğitim Düzeyi Farklılaşıyor
Araştırmaya göre, belediye ve bağlı şirketlerde çalışan taşeron işçilerin yüzde 64.6’sının lise ve altı, yüzde 45.7’sinin lise ve üniversite mezunu, sağlık sektöründe çalışanların ise yüzde 37.8’inin lise ve üniversite, yüzde 22.5’inin de lise ve altı mezunu olduğu belirlendi.
Kadın İşçiler Erkeklere Göre Daha Eğitimli
Araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçiler arasında kadın işçilerin erkek işçilere göre daha eğitimli olduğu belirlendi.
Taşeron İşçiler Çoğunlukla 2 Çocuk Sahibi
Taşeron işçilerin çoğunluğunun evli ve bunların yüzde 32,4’ünün iki çocuk sahibi olduğu görülmektedir. Taşeron işçiler arasında eğitim düzeyi arttıkça çocuk sayısının azaldığı belirlendi.
Taşeron İşçilerin Yarısı Bin TL Altında Ücret Alıyor
Türkiye’de genel işçi ücretleri göz önüne alındığında, taşeron işçilerin ücret seviyelerinin genel tablonun altında seyrettiği dikkat çekmektedir. Bugün Türkiye’de taşeron uygulaması kapsamında çalışan bir milyonun üzerindeki işçinin yarısı 1.000 TL’nin altındaki ücret ile geçinmek zorunda bırakılmaktadır. 2.000 TL ve üstü ücret alan işçilerin oranı ise yüzde 1’i bile bulmuyor.
Araştırma verileri, bazı işçilerin asgari ücretten daha düşük aylık aldıklarını ortaya koymaktadır. Taşeron işçileri, işverenler tarafından resmi olarak asgari ücretle çalıştırılıyor olarak gösterilseler de, birçok taşeron işçisi, ücretlerini aldıktan sonra bir kısmını işverene iade ettiklerini belirtmişlerdir.
Belediyeler ve Sağlık Sektörü Önde
Türkiye’de taşeron işletmeciliğinin öncelikli olarak belediyelerde ve sağlık sektöründe yaygın olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.
Sebep: Ucuz İşçilik
Araştırmanın sonuçlarından, işçilerin taşeron uygulamasının asıl sebebinin ucuz işçilik yaratmak ve sendikal haklardan mahrum bir işçilik yaratmak olarak gördükleri anlaşılmaktadır.
Taşeron İşçisi Sendika İstiyor
Bu bağlamda taşeron işçilerin yüzde77,8’lik düzeyde sendikalı olmak istedikleri de bir başka önemli veri olarak dikkati çekmektedir.
İşten Atılma Korkusu Sendikalaşmayı Engelliyor
Araştırma sonuçlarına göre, taşeron işçilerin yüzde 81’i sendikal haklarını kullanmaları durumunda işten atılma korkusu yaşıyor.
Sendikalaşmanın Önemine İnanıyorlar
Bununla birlikte taşeron işçilerin sendikal haklarını kullanmalarının çalışma koşullarının iyileşmesine katkıda bulunacağını düşünenlerin oranı yüzde 85.7 gibi yüksek bir düzeyde bulunuyor.
Sendikalardan Beklenti Yüksek
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 89.6’sı sorunlarının çözümü için sendikaların daha aktif katkı yapması gerektiğine inanıyor.
En Önemli Sorun Kadro
Yine eldeki sonuçlara göre, taşeron işçiler için en önemli sorun kadrolu statüye geçiş olduğu büyük bir fark ile öne çıkmaktadır. Kadro sorununu takip eden ikinci en önemli sorun ise iş ve ücret güvencesi olarak tespit edilmiştir. Taşeron işçilerin ilk iki sıradaki tercihleri dikkate alındığında bir gelecek kaygısı taşıdıkları görülmektedir.
Taşeron İşçiliği: Güvencesiz Çalışma
Verilere göre her beş taşeron işçisinden dördü, iş güvencelerinin bulunmadığını düşünmektedirler. Türkiye’deki taşeron işçileri içinde bulundukları işçiliğin güvencesiz bir model olduğunu düşünmektedirler. Araştırmaya katılanların yüzde 81.4’ü iş güvencesinden yoksun olduğunu düşünüyor.
Ücretler Kadrolunun Çok Gerisinde
Taşeron ve kadrolu işçi arasındaki farklılıklar dikkate alındığında, taşeron işçilerin kadrolulara göre çok daha düşük düzeyde ücret ile geçinmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.
Taşeron İşçiler Çıplak Ücrete Talim
Bu bağlamda kadrolu işçilerin sahip oldukları ek gelir (fazla mesai, prim, vs.) gruplarından taşeron işçilerin yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır.
Kıdem Tazminatları Yok
Araştırma kapsamındaki taşeron işçilerin, kıdem tazminatına hak kazan(a)madıklarını şiddetle belirttikleri verilerden anlaşılmaktadır. İş güvencesinin olmaması nedeniyle sürekli bir biçimde aksaklığa uğrayan iş sözleşmeleri neticesinde, taşeron işçiler kamuoyunun da bildiği gibi kıdem tazminatından mahrum bırakılmaktadır.
Ücretleri Çok Düşük
Taşeron işçilerin aldıkları ücretler göz önüne alındığında, insan onuruna uygun bir hayatı yaşamalarını imkânsız kıldığı görülmüştür. Bu durum, aynı zamanda bir çaresizlik ve daha önemlisi dışlanmışlık göstergesidir. Daha geniş kapsamlı olarak değerlendirildiğinde bu sonuç, sosyal adaletin ve toplumsal huzurun sağlanmasının önünde de bir engel olduğunu ortaya koymaktadır.
Yeni Ve Köklü Bir Düzenleme Kaçınılmaz
Araştırma sonuçları, taşeronluk sisteminde yeni ve köklü bir düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.
Söz konusu araştırma bulgularına göre; taşeronluk sistemi genel işçi ücretlerini aşağı çekmekte, güvencesiz ve esnek bir modele dayanmakta ve kamuoyu yapıcılarının söylediğinin aksine çalışma hayatında verimliliği ve kaliteyi yükseltmemektedir.
İş Sağlığı Ve Güvenliği Hak Getire
Taşeron işçileri için en önemli sorun; başta iş güvenliği ve çalışma şartlarını da kapsayan iş sağlığı ve güvenliği sorunlarıdır. İşçiler, taşeron işletmesinin, iş sağlığı ve güvenliği harcamalarını maliyet artırıcı bir unsur olarak gördüklerini ve kendilerini sağlıksız bir iş ortamında çalıştırarak açıkça risk altına soktuklarını net bir şekilde belirtmişlerdir.
Sosyal Güvenlik Hakkının Kullanımında Sorunlar Var
Araştırmaya katılan taşeron işçiler, sosyal güvenlik haklarından yeterince yararlanamadıklarını ifade etmiştir. İşçilerin yarıya yakını bu soruya olumsuz yanıt verirken olumlu yanıt verenlerin oranı ise yüzde45’ler düzeyindedir. Birbirine böylesine yakın oranlarla karşılaşılmasının temel nedeni, işçilere sürekli olarak işe giriş-çıkış işlemi yapılmasıdır. Bu durum işçilerin sosyal güvenlik haklarından yararlanmaları konusunda nispeten aksaklıklara yol açmıştır.
Sorunlu Taşeron Mevzuatı Bile Uygulanmıyor
Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri de, hâli hazırdaki yasal mevzuatın taşeron işçilerin örgütlenmesini büyük ölçüde engellediği gerçeğidir.
Mevcut Mevzuat Ve Fiili Durum Sendikalaşma Önünde Engel
Araştırmaya katılanlar, yasal düzenlemelerin sendikal haklarını kullanmalarına engel olduğunu düşünüyor.
Sendikaların Taşeron İşçilere İlgisi Çok Yeni
Araştırma kapsamındaki taşeron işçiler, sendikaların taşeron işçilerin sorunlarına yeterince ilgi göstermediklerini düşünüyor.
Mevzuat Yetersiz Uygulama Kötü Niyetli
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin çok büyük bir bölümü sendikal hakları kullanamamalarının asıl sebebini yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden kaynaklandığını belirtti.
Sendikalaşma İş Güvencesinin Garantisi
Araştırmaya katılan taşeron işçilerin yüzde 80.8’i sendikalı olunması durumunda iş güvencesinin artacağını ifade etti.
Bulgular, taşeron işçilerin sendikalardan beklentilerinin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Taşeron işçileri, sendikalı oldukları takdirde sorunlarını çok daha kolay aşacaklarına inanmaktadırlar.
Kadro Verileceğine İnanç Zayıf
Kamuoyunda çok sık gündeme gelmesine rağmen taşeron işçiler 2014 yılı içerisinde kadro verileceğine inanmamaktadırlar. Bu inançsızlık, bu sürecin böyle bir sonla sonuçlanmayacağına dair inançla ilgilidir.
Her İşi Yapıyoruz Abi
Taşeron işçileri, yasalarla çizilen sınırların aksine, belirlenmiş işlerde çalıştırılmadıkları araştırma sonucunda elde edilen bir diğer önemli veridir.
Uzmanlaşmayı Engelliyor
Bu durumun, taşeron işçilerin herhangi bir işte uzmanlaşmalarını engellediği ise diğer bir gerçektir.
Çalışma Şartları Kadrolulara Göre Daha Ağır
Kadrolu işçilere kıyasla çok sayıda sorunla yüzleşmek zorunda bırakılan taşeron işçilerin çalışma şartları da kadrolu işçilerden oldukça ağır olduğu araştırma bulgularında açıkça görülmektedir.
Ayrımcılık Yaşadıklarını Düşünüyorlar
Araştırma, taşeron işçilerin işyerinde ayrımcılığa uğradıkları gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sebep Düşük Ücret
Bu ayrımcılığın asıl sebebinin düşük ücretlerden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Belediyede Erkek, Sağlıkta Kadın
Kadın taşeron işçilerin oranının daha yüksek olduğu sağlık sektöründe, ücretler, belediyelerin hayli gerisindedir.
Bu sonuç, konuyla ilgili diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde, kadın taşeron işçilerinin erkeklere göre daha güvencesiz koşullara sahip olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Ayrıca sağlık sektöründe zamanında ödenmeyen ücretler, kadın taşeron işçilerinin güvencesizliğinin derinleşmesine neden olmaktadır.
Ücret Düştükçe Kadro Sorunu Daha Derin Hissediliyor
Araştırmaya göre, ücretler düştükçe kadro sorunu daha derinden hissediliyor. İş ve ücret garantisi ve sendikal haklar da diğer sorun alanı olarak çıkıyor.
Ücret Düzeyi Yükseldikçe İş Sağlığı Ve Güvenliği Algısı Da Değişiyor
Taşeron işçilerinin ücret düzeyi yükseldikçe iş sağlığı ve güvenliğine sahip olduklarına dair algıları da gelişmektedir. Burada ücretler-iş sağlığı ve güvenliği ilişkisinde oransal bakımından ciddi farklar söz konusudur.
Gerçekten 1.000 TL ve altı net ücret elde eden işçilerin yaklaşık yüzde80’i iş sağlığı ve güvenliğine sahip olmadıklarını belirtirken, 1.001-1.600 TL aralığında bu oranı yüzde70’lere yaklaşmakta ve 1.601 TL üzerinde ise yüzde50’lerin altına düşmektedir.
Ücrette Sağlık Sektörü Dipte
Türkiye’de sağlık sektöründe çalışan işçilerin önemli bir kısmının 1.000 TL’nin altında ücret düzeyine sahip olması araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birini oluşturmaktadır. 1.000 TL üzeri ücret seviyesine sahip olan işçilerin yüzde7’yi bile bulmaması sektördeki emeğin ne derecede sömürüldüğünü de bizlere göstermektedir.
Taşeron işçilerin ellerine geçen aylık net ücretler sektörler düzeyinde incelendiğinde sağlık sektöründe büyük bir farklılığın varlığı göze çarpmaktadır. Gerçekten bu sektörde çalışan işçilerin neredeyse yüzde80’i asgari ücret elde etmektedirler. Bu oran belediyelerde yüzde20’ler ve diğer sektörlerde yüzde35’ler düzeyindedir. Bu bağlamda sağlık sektöründe çalışanların yaşam koşullarının, diğer sektörlerde çalışanlara oranla insan onuruna yakışır koşullardan hayli uzak olduğunu söylemek mümkündür.
Sağlık Sektöründe Ücretler de Zamanında Ödenmiyor
Türkiye’de sağlık sektöründe taşeron işçi olarak çalışanların hem ücret düzeylerinin düşük olması hem de ücretlerini zamanında alamamaları bu sektördeki taşeron varlığını ciddi anlamda sorgulanmasını gerektirmektedir.
Sonuç olarak, Taşeron İşçi Gerçeği Araştırması, Türkiye’de bu konunun çalışma hayatının yapısal bir sorunu hâline geldiğini çeşitli bulgularla açıkça ortaya koymaktadır. Her geçen gün derinleşen sorunun, mevcut düzenlemeler ve politikalarla çözülmesinin imkânsız olduğu da görülen diğer bir gerçektir.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu