“ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONUNDAN SAĞLIKLI SONUÇ ÇIKMAZ”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun mevcut yapısını eleştirerek, işçilerin bütünün temsil edilmediği komisyondan sağlıklı bir sonucun çıkmayacağını söyledi.
Asgari ücretin, bir işçinin ailesi ile asgari şartlarda yaşayabileceği bir rakam olması gerektiğini belirten Arslan, böyle bir sonucun çıkması için bütün işçi konfederasyonlarının Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda temsil edilmesi ve bunların görüş birliği içinde olması gerektiğini söyledi.
"Eksik temsil adalet getirmez"
Genel Başkanımız Arslan, Hizmet-İş Sendikası'nın Kırşehir'de gerçekleştirilen eğitim seminerinde konuştu. Arslan, şunları kaydetti:
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun mevcut yapısı, söz konusu ücretle çalışan emekçiler için anlamlı bir sonucun çıkmasına engel teşkil etmektedir. Çünkü burada, en etkin emek konfederasyonu olan HAK-İŞ yoktur. Komisyonda işçileri sadece bir konfederasyon temsil ediyor. Bizim olmayışımız eksikliğimizden değil, mevcut yasalardan dolayıdır. Eksik temsille oluşturulan bir komisyondan objektif, bilimsel, TÜİK verilerine dayalı, gerçek yoksulluğu ve açlık sınırını belirleyen rakamların dikkate alındığı anlamlı bir sonuç bugüne kadar çıkmamıştır, eksik temsil devam ettiği müddetçe de çıkmayacaktır" diye konuştu.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü Mesajı
3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla tüm engellileri kutlayan Arslan, herkesin bu konuda empati yapması gerektiğini söyledi.
HAK-İŞ'in engelliler konusunda önemli açılımlar yaptığını kaydeden Arslan, engellilerle ilgili yükümlülüklerin imzalanan toplu iş sözleşmesi metinlerinde kalmaması için uygulanırlığının üye sendikalar tarafından takip edilmesini istedi.
"Sadece ölümlerin değil, sakatlıkların da önüne geçmeye çalışıyoruz"
Arslan, şöyle konuştu:
“Türkiye, iş ve trafik kazalarının yoğun olduğu bir ülkedir. Hayatta kimsenin garantisi yok. Ama gereken önlemleri de almak ve aldırmak zorundayız. HAK-İŞ Soma'daki, Ermenek'teki maden ocaklarında örgütlü olsaydı, bu acılar yaşanmazdı. Buralarda sendikalaşmanın olmamasından ve buna bağlı olarak gerekli ve yeterli önlemlerin alınmamasından dolayı onlarca emekçimiz bir avuç kömür uğruna hayatlarını kaybettiler. Bunun içindir ki, bütün işkollarında ve işyerlerinde örgütlenmek zorundayız. Bu bir sorumluluktur, tüm emekçilerin bizden alacağı var, onlara karşı sorumluluğumuz var. Bize nerede ihtiyaç varsa, orada almaz zorundayız. Biz, iş sağlığı ve güvenliğini önemsiyoruz. Sadece ölümlerin değil, sakatlıkların da önüne geçmeye çalışıyoruz."
"Çatışma yerine, uzlaşmacı kültürü egemen kılmaya çalışıyoruz"
HAK ve Hizmet-İş'in kurulduğu 1970'lerde Türkiye'de binin üzerinde sendika bulunduğunu ve adeta sendika enflasyonu yaşandığını hatırlatan Arslan, buna rağmen büyük bir eksiklik yaşandığını ve bu eksikliğin giderilmesi için HAK-İŞ ve Hizmet-İş'in kurulduğunu söyledi. Arslan, şöyle devam etti:
“HAK-İŞ ve Hizmet-İş'e ihtiyaç duyuldu, çünkü mevcut sendikalar çatışma kültürüne dayanıyordu. Aslında bu normal bir durumdu. Dünya düzeyinde çalışma koşulları çok kötüydü ve Türkiye'deki sendikalar Batı'dan etkilenmişlerdi. HAK-İŞ batıdan devşirilen bir konfederasyon olarak değil, aksine tamamen kendi kültüründen beslenerek sendikal anlayışı yeni bir soluk getirdi. Çatışma yerine, uzlaşmacı kültürü egemen kılmaya çalıştı. Biz Ahilik gibi tarihsel kodlarımızdaki bilinçle yola çıktık. Kendimiz kalarak sendikacılık yapıyoruz. Bu anlayışın yerleşmesi için muhataplarımızın da böyle düşünmesini istiyoruz. Aksi takdirde uzlaşma olmaz."
Arslan, Türkiye'de sendikacılık yapmanın zorluğuna da değinerek, "Türkiye'de 12 milyon sendikasız emekçi var, işsizlik oranı yüzde 10 ve kamudaki taşeron firmalar başta olmak üzere 1 işçi maliyetine 4 işçi çalıştırılıyor. Böyle bir durumda pazarlık koşulları da zorlaşıyor. Ama biz bunu bahane etmiyoruz. HAK-İŞ olarak, ortaya koyduğumuz projelerle işsizlik oranlarını düşürülmesinde de aktif rol alıyoruz" diye konuştu.
© 2021 HAK-İŞ Konfederasyonu