ARSLAN: “PARİS’TEKİ CİNAYET ALGI OPERASYONUNA DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR”

Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Paris’te Charlie Hebdo dergisi çalışanlarına yönelik cinayeti kınadı. Hiç kimsenin, görüşlerinden, fikirlerinden dolayı, hatta fikirleri üzücü ve can sıkıcı, hatta hakaret içerse de öldürülmeyi haketmediğini ifade eden Arslan, fikre fikirle karşılık verilmesi gerektiğini söyledi.

Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 10 Ocak 2015 tarihinde Hizmet-İş Sendikamızın Muş Şubesinin 4. Olağan genel kuruluna katılarak bir konuşma yaptı. Genel Kurula, Hizmet-İş Sendikası Genel Merkez Yöneticileri, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların şube yöneticileri, belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Bu yanlış ve ilkel mücadele biçiminin İslam dünyasına fatura edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Arslan, “Sonuçlarına baktığımız zaman bu eylemin kimin/kimlerin çıkarına hizmet ettiğini ve arkasında karanlık güçlerin olduğunu görmemek için ama olmak gerekir. Burada birileri kullanılarak bir algı operasyonu yapılmaktadır. Bu Batıdaki İslamofobiyi güçlendirme ve Nazi kalıntısı faşist zihniyetin yeniden hortlamasını sağlama operasyonudur” dedi.

Söz konusu olayın batının ikiyüzlülüğünü de bir kez daha gösterdiğine işaret eden Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim coğrafyamızdaki acılara sessiz kalan, acılarımız üzerinden bize ağıt yakanlar, kendilerinin başına bir sorun geldiğinde nasıl dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Oysa onlar ülkemiz ve bölgemizdeki katliamları sessiz kalarak onayladılar. Esad’ın zulmüne, Saddam’ın ABD ile işbirliği içinde İran’a saldırmasına ve 1 milyona yakın insanın öldürülmesine sesiz kaldılar. Cezayir’de Fransa’nın yaptığı katliamlara sessiz kalan dünyanın, bugün onaylamadığımız bir olayı nasıl algı operasyonuna dönüştürdüğüne şahit oluyoruz. O yüzden bu oyunu bozmamız gerekiyor. Silahtan çıkan kurşunların barışa hizmet etmediğini görmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Bu bağlamda yürütülmekte olan “Barış Süreci”ne de değinen Arslan, Muş’un barış sürecinde önemli rol ve desteğinin olduğunu söyledi.

Kurşun Barışa Hizmet Etmez

Doğu Anadolu Gurubu içindeki Akil İnsanlar heyetinde yer aldığı dönemde Muş’u ziyaret ettiklerini ve Muş’ta büyük bir destek gördüklerini ifade eden Arslan, Muş’taki izlenimlerine dair şunları söyledi: “Muş’a geldiğimizde barış sürecinden bahsettiğimizde herkesin yüzü gülüyordu. Burada barışa ve çözüme hasret kalan insanların umutlarını, heyecanlarını, desteklerini gördük. Birileri 6-7 Ekim olaylarıyla süreci baltalamaya çalıştılar. Muş başta olma üzere bölge halkının kardeşliği, birlikte yaşamaya ne kadar hasret kaldığını görmek, kararlılığına şahit olmak umutlarımızı artırdı. Batıda bu bölgeyle ilgili ahmak kesmek kolay. Buralarda yaşananları muhataplarından dinledik. Çok şeyler öğrendik. Bölge insanının birlikte yaşamaya yönelik çabaları her türlü takdire değer. Barışa sahip çıkan halkımızı kutluyorum. Silahları olabildiğince susturmalı, çatışmasızlığı devam ettirmeliyiz. Demokratik çözümü güçlendirmeliyiz.”

Taşeron İşçileri Sendikalı ve Kadrolu Olmalı

Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Doğu Anadolu Bölgesi’nde de çokça taşeron emekçisi olduğunu kaydeden Arslan, “Bölgede işsizliğin, yoksulluğun ne olduğunu biliyoruz. Burada taşeron firma da olsa bir işe girebilmenin zor olduğunu biliyoruz. Taşeron firmalarda çalışan arkadaşlarımızı sendikamızda örgütlememiz gerekiyor. Sendikal mücadelemizi yapıyoruz. Bu sürecin sonu inşallah taşeron işçilere kadro verilmesi olacak” şeklinde konuştu.

Basın Emekçilerine Sendika Daveti

Günün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olması vesilesiyle, 10 Ocak’ın, 1961 yılında basın mensuplarının çalışma usullerini içeren 212 sayılı yasa çıktığı zaman gazeteciler bayramı olarak ilan edildiğini, ancak daha sonra, yasayla verilen hakların askıyı alındığı ve 12 Mart muhtırasından sonra çalışan gazeteciler günü olarak kutlanmaya başlandığını belirten Arslan, “Gazetecilik mesleğini bütün zorluklarına rağmen yapmaya çalışan, bir sevda ve aşk gibi görülen gazeteciliği özverili çabalarıyla ileriye taşıyan basın mensubu tüm arkadaşları kutluyor, zor görevlerinde başarılar diliyorum” dedi.

Basın emekçilerinin sıkıntılarının normal formel bir çalışma hayatının sıkıntılarından on kat daha fazla olduğuna işaret eden Arslan, şöyle konuştu:  “Basın mensubu arkadaşların içinde bulunduğu zorlukları bilen ve sıkıntılarının aşılması için özel çaba sarf ettiğim gazeteci arkadaşlarımız için söyleyeceklerim var: Gece-gündüz, kar-kış demeden 24 saat çalışmalarına rağmen, önlerine çok engeller ve zorluklar çıkarılıyor. Tirajlarını milyonlara dayandırdığını iddia eden gazeteler dahil, dünyanın en iyi yayınını yaptığını ifade eden televizyonlar dahil, gazete ve televizyonları her türlü imkanları için kullananlar, o mesleği icra eden çalışanlara sendikalı olma hakkını bile çok görüyorlar, üye olanlar da kapı dışarı ediliyor. Büyük bölümü yerel basında olmak üzere kayıtdışı çalıştırılan gazeteciler var. Ücretleri bu mesleğe uygun olarak ödenmeyen gazetecilerimiz var. 212 kapsamında olmalarına rağmen personel gibi, büro işçisi gibi, şoför gibi kabul edilen gazeteci arkadaşlarımız var. Türkiye’de sadece Anadolu Ajansı’nda çalışan gazeteciler sendikalı. Elhamdülillah burada HAK-İŞ’e bağlı Medya-İş Sendikamız örgütlü. Geçtiğimiz günlerde başarılı bir sözleşme imzaladık. Ama diğer haber ajansları, ulusal ve yerel gazete ve televizyonlarda çalışan arkadaşlarımızın toplu iş sözleşmesinden mahrum olması bu ülkenin bir ayıbıdır, üzücüdür. Buradan bütün medya emekçilerini Medya-İş Sendikamızda örgütlenmeye davet ediyorum. Gelin birlikte yürüyelim, sorunlarını birlikte çözelim.”

Günün Anısına Gazetecilere Hediye Verdi

Genel Başkanımız Arslan, konuşmasından sonra, toplantıyı takip eden basın mensuplarına, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle birer hediye verdi.

Daha sonra Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, Genel Başkanımız Arslan’a bir hediye takdim etti.

Muş Belediye Başkanı Asya: “HAK-İŞ’ten Duruş Sendikacılığını Öğrendik”

Muş Belediye Başkanı Feyat Asya da bir selamlama konuşması yaparak, Genel Başkanımız Arslan’a barış sürecine verdiği desteği övdü.

Arslan’ın sendikacılığın öncülerinden biri olduğunu ve kendilerinin de sendikacılık yaptıkları dönemlerde HAK-İŞ’in desteğini aldıklarını ifade eden Asya, “Sizlerden çok şeyler öğrendik. En başta kuruluş sendikacılığı değil, duruş sendikacılığını öğrendik. Sendikacılık bir kardeşlik iddiasıdır. Sivil toplumu marjinal kesimlere bırakmamalı, her alanda sahip çıkmalı ve geliştirmeliyiz” dedi.